Türk Hava Kurumu, ''THK Sabiha Gökçen Havacılık ve Uzay Üniversitesi'' kurulması için YÖK'e başvurdu.
YÖK tarafından gerekli izinlerin verilmesi halinde Ankara'da kurulacak üniversitenin İstanbul, İzmir, Konya ve Eskişehir'de kampüsleri bulunacak.
Üniversitenin bünyesinde ''Havacılık Meslek Yüksekokulu, Havacılık ve Uzay Bilimleri, Mühendislik, Hava Ulaştırma ve İşletme'' fakülteleri bulunacak, havacılık sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda kuruluş ile yapılacak iş birliği sayesinde, mezunlara iş garantisi sağlanacak.
''Uzay Mühendisliği'', ''Havayolu İşletmeciliği'', ''Havaalanı İşletmeciliği'', ''Hava Trafik Yönetimi'', ''Mekatronik Mühendisliği'', ''Havacılık Elektroniği'' ve ''Kabin Hizmetleri'' konularında eğitim verilecek olan üniversitenin Ankara, İstanbul ve İzmir'de bulunacak pilotaj bölümlerinde lisans düzeyinde 4 yıllık pilotluk eğitimi de yer alacak. 2.9.2010 ntv
BİLGİSAYARINIZI HIZLANDIRMANIN 5 YOLU
Bilgisayarınızın daha hızlı çalışmasını istiyorsanız şu 5 uygulamayı gerçekleştirin.
Bilgisayarların hızı işlemcinin gücü ve bellek kapasitesine bağlı olmasına rağmen yapılacak olan 5 uygulama bilgisayarımızın hızının artmasını sağlıyor.
1- Sabit Diskin En Az % 15’i Boş Olmalı...
Sabit diskinizin hızı önemli bir etkendir. Bilgisayarınız bir işlem yaparken bellek yetersiz kalırsa sabit diskiniz devreye girer ve geçici olarak bellek işlevi görür.
Eğer diskinizde yeterli boş yer yoksa bu aşamada sorunlar çıkabilir.
Bu nedenle ilk iş olarak işletim sisteminizin kurulu olduğu diskin ağzına kadar dolu olmamasına dikkat etmeniz gerekiyor.
Gereksiz dosyaları silerek ve ne kadar boş alanınız kaldığını arada bir gözlemleyerek performansınızı artırabilirsiniz.
Bilgisayarınızın nefes almasını sağlamak için toplam disk kapasitenizin en az %15’inin boş olması faydalı olacaktır. Temizliğe çöp kutusundan başlamanızı öneririz.
TARİHİN EN KÖKLÜ MİLLETİ OLAN BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN DEVLETİYLE VATANIYLA HÜR VE BAĞIMSIZ OLARAK KIYAMETE KADAR YAŞAMA İSTEK VE İRADESİNİN ŞANLI BİR ZAFERİ OLAN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZI EN İÇTEN DİLEKLEİMİZLE KUTLUYORUZ.
BU VESİLE İLE ALLAH RIZASI YOLUNDA TÜRK MİLLETİNİN BEKASINI SAĞLAMAK VE SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN KANINI, CANINI FEDA EDEN BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZİ VE GAZİLERİMİZİ RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ.
BİZ DE ONLARIN EVLATLARI OLARAK DİYORUZ Kİ; ŞEHİTLERİMİZ GAZİLERİMİZ EMİN OLSUN...ATAMIZ BİLGE KAĞANIN DA DEDİĞİ GİBİ "ÜSTTE GÖK ÇÖKMEDİKÇE ALTTA YER DELİNMEDİKÇE TÜRK MİLLETİNİN İLİNİ VE TÖRESİNİ KİMSE YOK EDEMEYECEKTİR". TÜRK MİLLETİ KIYAMETE KADAR YAŞAMAYA DEVAM EDECEKTİR.
İnsan genetiğine çok benzeyen ve yıllardır bilim adamlarını meşgul eden genetik şifre çözüldü.
İngiliz bilim adamları, buğdayın genetik şifresini çözdüklerini açıkladı. Liverpool Üniversitesi bilim adamlarından Neil Hall, buğdayın genetik dizisini çözdüklerini ve yakında bunu internetten açıklayacaklarını söyledi. Buğday, dünyanın en önemli tarım ürünleri arasında yer alıyor ve araştırmacılar buğdayın genetik şifresinin çözülmesinin çiftçilere ve üreticilere hastalıklara karşı daha dirençli bir ürün elde etmelerinde yardımcı olabileceğine dikkat çekiyor.
Neil Hall'a göre buğdayın genomunun insan genomuna çok benzediği 10 yıl önce keşfedilmişti. Ancak genetik şifreleri çözmeye yönelik teknikler ilerlediği için, şifrenin ortaya çıkarılmasının sadece 1 yıl sürdüğünü kaydetti.
Neil Hall ve diğer araştırmacılar, Hekzaploid buğday olarak da bilinen buğday çeşidi Chinese Spring üzerinde araştırmalarını sürdürüyor. Hall, ekibiyle birlikte bugünden itibaren diğer varyeteler üzerinde çalışmalara başlayacaklarını belirtti.28.8.2010
İŞTE BURS VEREN KURUMLAR...
Eğitimin pahalı olduğu ülkemizde, harçlar, konaklama, yemek, ısınma ,eğitim masrafları derken ortaya çok kabarık bir fatura çıkıyor. Bu faturada maddi imkansızlığı bulunan aileleri zor duruma düşürüyor. Geçim derdiyle uğraşmaya çalışırken, birde üstüne böylesine bir yük binince aileler çözümü çocuklarını okula göndermemekte buluyor..
Bir çok öğrenci eğitimine maddi imkansızlıklardan dolayı ya ara veriyor ya da hiç okuyamıyor. Üniversite sınavına girecek öğrenciler bu yüzden sınavı kazanmadan telaşa kapılıyor. İkamet ettiği ilden farklı bir ile okumaya giden öğrencilerin şanslı olanları Devlet yurtlarında kalmayı hak kazanırken, bu şansdan nasiplenemeyenler ise kendini ya özel yurtlara atıyor ya da aynı okulda eğitim gören öğrencilerle ev tutmakta buluyor.
Türkiye’de hayırseverlerin kurduğu kurumlar, maddi imkânsızlıklardan dolayı eğitimine devam edemeyen öğrencilerin eğitimle ilgili eksiklerini bir nebzede olsa gidermeye çalışıyorlar. Kurumlar eğitim süresi boyunca burs alma kriterlerine uygun belli sayıda ki öğrencilere 85 TL ile 400 TL arasında değişen rakamlarda burs ücreti ödüyorlar. Vakıfların verdiği burslar öğrencinin eğitim derecesine göre farklılık gösteriyor. Mesela lise öğrencisi 85 TL ile 150 TL arasında değişen rakamlarda burs alırken üniversite öğrencisinin bursu ise 120 TL’den başlayıp öğrenim gördüğü alana göre 1.500 Dolara kadar aylık burs almaya hak kazanabiliyorlar.
Vakıf 130 ODTÜ’lü öğrenciye yılda 10 ay 120 lira burs ödemesi yapıyor. Vakıf bunun dışında özel başarı bursları veriyor. Burs başvuruları Kasım ayında alınıyor ve değerlendirmeler yapılıyor. Bu değerlendirmeler sonucunda belirlenen öğrencilere burs bağlanıyor. Vakfın bir diğer kolu olan İstanbul Mezunları Derneği ise 400 öğrenciye 10 aylık 120 lira burs ödemesi yapıyor. Burslarla ilgili detaylı bilgiye vakfın sitesi olan www.eymir.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
İçinde ÜLKÜ TEK'in de bulunduğu Yaklaşık 70 sivil toplum kuruluşundan oluşan Türk Dayanışma Konseyi referandum konusunda görüş ve düşüncelerini açıkladı. Ankara Büyük Sürmeli Otelin'de düzenlenen basın toplantısında Açıklamayı Kamu Çalışanları Vakfı Başkanı Şemsettin Yelmen yaptı. Açıklama metni aşağıdadır...
"Yetmiş sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu bir platform olan Türk Dayanışma Konseyinin, kuruluş temsilcileri olarak, yaşamakta olduğumuz referandum süreci ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi, saygıdeğer medyamız vasıtasıyla aziz milletimizle paylaşmak üzere, bu toplantımızı düzenlemiş bulunmaktayız.
Sözlerimizin başında, hepinize hoş geldiniz der, en iyi dileklerimizi sunarız.
Değerli Basın Mensupları
Bugüne kadar Türk Dayanışma Konseyi olarak, Ülke meseleleri ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi yine medyamız aracılığı ile milletimizle birçok defa paylaşmıştık.
Yaşamakta olduğumuz referandum süreci ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi ortaya koymak maksadıyla böyle bir toplantıyı planlamamıştık.
Planlamamıştık, çünkü bize göre referandum, seçmenlerin hür iradeleri ile tercihlerini ortaya koyacakları bir halk oylaması niteliği taşır.
Ama görüyoruz ki, seçmenlerin hür iradelerine tehditle, şantajla, vaatlerle, rüşvetle, adil olmayan yöntemlerle ipotek konulmaya çalışılıyor dahası hür iradeye pranga vurulmak isteniyor.
İktidar ve özellikle Başbakanın söylem ve eylemleri toplumu kutuplaştırıyor, ayrıştırıyor ve cepheleştiriyor.
Gelişmekte olan ülkelerde artan internet kullanımı otoriter yönetimlerin kontrol edemediği yeni bir alan doğmasına yol açıyor. Çözümse basit: Sansür, engelleme, yasak, hapis...Araştırma raporlarına göre dünyada internet kullanıcı sayısı 1 milyar 966 milyonu geçti. 6 milyardan fazla nüfusa sahip dünya ölçeğinde büyük bir kullanımdan söz etmek hala mümkün olmasa da mevcut haliyle bile en yaygın mecralardan biri olmayı başardı.
Bilgi, ticaret ve eğitim gibi birçok kavramın önündeki engelleri kaldıran bu yaygınlaşmadan endişe duyanlar da yok değil. Bunların başında baskıcı yönetimlere sahip devletler geliyor. Kişilerin kendi aralarındaki iletişimden erişebilecekleri sitelere kadar sıkı bir denetim, takip ve sansür bu gruptaki devletlerin standart refleksi haline gelmiş durumda.
İletişimi kontrol altına almayı hedefleyen ülkelerin son hedefi Blackberry cep telefonları. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan ve Türkiye bu cihazların şifrelerini çözemediği ve yazılı iletişimi takip edemediği için üretici firmayı ülke içinde kullanımıni engellemekle tehdit etti. Kanadalı üretici RIM de kullanıcı kaybını göze alamayarak bu ülkelerde takibin yapılmasını mümkün kılacak bu yeni yapıya boyun eğdi. Bu gelişme bütünBlackberry kullanıcıları arasında huzursuzluğa neden oldu. Zira birçok kurumsal kullanıcı özellikle bu şifreli iletişim için Blackberry cihazlarını tercih ediyordu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: AKP, PKK hainleri, İmralı canisi, AKP'nin eşkıya abisi ve küresel Müslüman katilinin el ele verdikleri şer cephesi berraklaştı
ANKARA -MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AKP-PKK arasındaki derin işbirliği ve ortaklığın gün ışığına çıkmış olmasının, aziz milletimizin 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumdaki tercihlerini bir kez daha düşünmeleri için tarihi bir fırsat olacağı ortadadır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ‘AKP-PKK ilişkileri’ hakkında yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin geleceğinde ve Türk milletinin bekasında çok önemli sonuçlar doğuracak olan referandum sürecinin devam ettiği kritik bir dönemde, ‘AKP ve PKK arasındaki kirli pazarlıkların bütün iğrençliğiyle ortaya çıkmaya başladığı’ nı savundu. Önce Habur’dan girişlerin ardından ‘İmralı canisi ile hükümet arasındaki kanlı, barutlu, mayınlı, taşlı-sopalı pazarlıklar’ın Başbakan Erdoğan ve hükümetin maskesini tamamen düşürdüğünü kaydeden Bahçeli, "AKP’nin Yıkım Projesi’nin neden olduğu puslu ortamda; demokratik özerklik, federalizm gibi üniter yapıyı çökertecek söylemler hayasızca dile getirilmiştir. Bu gelişmelerle birlikte, hükümetin yıllardır devreye soktuğu arabulucu, koordinatör, eşzamanlı istihbarat, el sıkışma, pazarlık yapma, masaya çağırma, örtülü af çıkarma, kimlikleri okşama, teröristi kucaklama, bölücü taleplere sempatik görünme gibi denediği bütün teslimiyet yolları tamamıyla iflas etmiş ve çok daha vahim bir eşiğe gelinmiştir" dedi.
-"AKP-PKK İŞBİRLİĞİ BEŞ ANA NOKTADA ÖRTÜŞÜYOR"-
‘Eli kanlı teröristlerin diledikleri tavizi istedikleri zaman Başbakan’dan alabildikleri karanlık bir ortamın’ yaşandığını, bu ortamda Türkiye’nin güvenliği ve terörle mücadele inisiyatifinin hükümetin kontrolünden bütünüyle çıktığını öne süren Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:
Derneğimizin kurucu üyelerinden, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşarlarından Ali Helvacı'nın muhterem annaeleri Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Merhume 20 Ağustos Cuma Günü toprağa verilmiştir. Merhumeye Yüce ALLAH'tan rahmet, Üyemize ve kederli ailesine başşsağlığı diliyoruz.
ÜLKÜ TEK YÖNETİMİ
REFERANDUMDA NİÇİN EVET, NİÇİN HAYIR?
Prof Dr Ramazan Demir
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türk Milletini temsil eden Anayasal bir kurumdur. İstiklal Savaşı’nın yapılıp kazanılması, Cumhuriyet’in kurulması bu kurumun kararlarıyla gerçekleşmiştir. Türk Milletinin tamamına yönelik bağlayıcı kararlar bu kurumun eseridir. Örneğin Anayasa gibi toplumun tamamını ilgilendiren, hak ve hukukunu savunan, milletin tamamını kucaklayan ve Türk Milletinin her kesiminin üzerinde mutabık kaldığı ana metinlerdir; TBMM de temsil edilen tüm partilerin asgari müştereklerde birleşerek kabul ettikleri “yasaların anası” olan metinlerdir.
Referandumda önümüze konulan bir “paket” vardır; değiştirilmek istenen, 1982 Anayasasının bazı maddeleri hakkındaki pakettir.
Değiştirilmek istenen 1982 Anayasası da Türk Milletinin %92 “kabul” dediği bir anayasadır. Tahmin ederim ki bugünkü siyasi iktidar mensuplarının da, bugün karşısında oldukları ve ”cunta anayasası” dedikleri 1982 Anayasasına “kabul” demişlerdir; bendeniz de “kabul” demiştim o zaman...
Kaldı ki bu anayasanın daha önceleri 96 maddesi; sonraları 17 maddesi değişmiştir. Bunların büyük bir kısmı mevcut iktidar yapmıştır.
Bu kez de 26 maddesi değiştirilmek isteniyor.
Burada anlaşılamayan husus, bu kadar maddesi değiştirilmiş olan bir anayasa hâlâ neden “cunta anayasası” oluyor? Biraz samimiyet, lütfen...
Kaldı ki, 1980 Askeri müdahalenin ertesi gün Orgeneral Evren Paşa’ya saygı arz edenler, onu “kurtarıcı” olarak görenler, bugün ise; makamlarında ağırladıkları “cuntacılara” ve %92 kabul oyu alan bu anayasaya “düşman” kesilmişlerdir.
Tayyip Erdoğan, MHP’yi CHP’nin vagonu olmakla suçluyor. Böylece, hayır cephesinde bir bölünme meydana getirmeye çalışıyor.
Benim gördüğüm ise CHP ve MHP, ülkenin içine düşürüldüğü tuzakları görerek, referandum gibi konularda benzer politikalar takip ediyor.
MHP’nin referandum sürecinde ortaya koyduğu söylem, Türk Milliyetçiliği olarak ifade ettikleri ideolojinin de gereğidir. Yani, MHP bu süreçte tamamen kendi çizgisine uygun hareket ediyor.
Elbette bütün partiler gibi MHP’nin de eleştirilebilecek çok yönü vardır. Mesela, referandum kampanyasında gündemi belirleyemiyorlar. Ancak ortaya koydukları bakış açısına da kimse cevap veremiyor. Mesela Bahçeli, “Cumhuriyetin ilkelerini ve üniter yapısını tartışmaya açmak, etnik kökene dayanıp millet bütünlüğünü yıkmaya çalışmak, devlete kastetmekle eşdeğerdir, ihanettir” diyor, Tayyip Erdoğan susuyor!