ÜLKÜCÜ ŞEHİTLER ANILDI Print

Ülkücü Şehitleri Anma Günü’ için Kızılcahamam'a gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , Ülkücü Şehitler Anıtını ziyaret etti. Bahçeli, dua ettikten sonra Ülkücü Şehitler Anıtı’na kırmızı karanfil bıraktı. Bahçeli, burada yaptığı konuşmada, 27 Mayıs 2011’den bu yana Kızılcahamam Ülkücü Şehitler Anıtında buluştuklarını söyledi. Ülkücü şehitleri rahmet ve dualarla andıklarını belirten Bahçeli, "Onlar bizim gururumuz, iftihar ve ilham kaynaklarımızdır. Hatıralarını yere düşürmemek, emanetlerini hakkıyla benimseyerek, layık olduğu seviyelere yükseltmek vefa borcumuz, vicdan ödevimizdir " dedi.

Ülkütek olarak bu vesileyle millet, devlet ve bayrak uğruna hayatlarını kaybetmiş kutlu dava yolcusu ülküdaşlarımızı, tüm aziz şehitlerimizi, merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz, Cenabı-ı Allah'tan hepsine rahmet diliyoruz. Kabirleri nur, mekânları cennet, ruhları şad olsun.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin

Ülkücü Şehitleri Anma Günü münasebetiyle yapmış oldukları konuşma;

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Değerli Ülküdaşlarım,

Sayın Basın Mensupları,

Bugün vatan ve millet yolunda toprağa düşen, şehitlik makamına koşar adım giden dava şehitlerimizi anmak için onların manevi huzurunda bir kez daha toplandık.

27 Mayıs 2011 yılından bu yana Kızılcahamam Ülkücü Şehitler Anıtı’nda buluşuyor, tüm şehitlerimizin muhterem hatıralarını hep birlikte yad ediyoruz.

Bir döneme onurlu mücadeleleriyle imza atan kahraman şehitlerimizi rahmet ve dualarla anıyoruz.

Onlar bizim gururumuz, iftihar ve ilham kaynaklarımızdır.

Hatıralarını yere düşürmemek, emanetlerini hakkıyla benimseyerek layık olduğu seviyelere yükseltmek vefa borcumuz, vicdan ödevimizdir.

Hürmetle andığımız ülkücü şehitlerimiz yaşadıkları çağa fedakârlıklarıyla nüfuz etmiş, cesaretleriyle yön vermiş, ülküleriyle anlam katmışlardır.

Her biri gönül, erdem, ahlak ve fikir zirvesidir.

Onlar ki, zalimlere ve zehirli emellere meydan okumuş, milli ve manevi haklarımızın öğütülmesine karşı çıkmışlardır.

Kurşuna, bombaya, pusuya ve her türlü hain tuzaklara çelikten iradeleriyle karşı koymuşlardır.

Dünyalık hiçbir nimete tamah etmemişler, yüreklerinde taşıdıkları yüksek davanın manevi hazzıyla vücut bulmuşlardır.

Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey “Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz” demişti.

Davamıza kanlarıyla can veren şehitlerimiz bu sözün ispat ve ilanını inançlarıyla yapmışlardır.

Ölümle yüzleşmişler, darağacıyla sınanmışlar, ama iman ve ülkülerinden ödün vermemişlerdir.

Muazzam bir irade göstermişler, Türklüğü bayrak gibi dalgalandırmışlardır.

Hepsi kahramanlığın kitabını kanlarıyla yazmış ve davamızın anıtlaşan isimleri olmuşlardır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket işte böylesi yüksek bir iradenin ve kararlılığın temsilcisi ve emsalsiz örneği olarak tarihe geçmiştir.

Vatana kara sevdalı yürekler, millete çıkarsız bir şekilde adanmış ruhlar her türlü yabancı ve yıkıcı eğilime kahramanca direnmişlerdir.

Zorda kalsalar da yılmamışlar, vurulsalar da yıkılmamışlar, eziyet görseler de yılgınlığa kapılmamışlardır.

4 Ocak 1968’de, henüz 22 yaşında bir fidan iken, Ankara’da kaldığı yurdun kantininde silahla vurulan ilk şehidimiz Osmaniyeli Ruhi Kılıçkıran’dan, 20 Şubat 2015 tarihinde İzmir Ege Üniversitesi Kampüsünde şehit edilen 24 yaşındaki Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na kadar verdiğimiz her bir şehidimizin acısı hala yüreklerimizdedir.

Mücadelelerini rehber edindiğimiz her bir ülkücü şehidimizin hatırası kalbimizdedir.

Binlerce ülkü şehidimizin anısı dün gibi hatırımızdadır.

Onların destansı duruşlarını unutmak, yüz çevirmek mümkün müdür?

Bizler unutamayız, hatıralarına hor bakamayız, mücadelelerine ihanet edemeyiz.

Onlar, bizim yeminimiz, dava arkadaşımız ve çetin yolları aşan fazilet timsalleridir.

Bugün bu anıtın önünde sayılmayacak kadar çok, görülenden ise oldukça fazlayız.

Şehitlerimiz bizlerle beraberdir, ruhları aramızdadır, duaları üzerimizdedir.

Diyorum ki, şehitler ölmez, vatan bölünmez, bayrak inmez, ezan susmaz.

Muhterem dava arkadaşlarım;

Ülkücülük hak ve hukuk mücadelesinde öne çıkmak, milli ve manevi değerlere yılmadan, yorulmadan, yüksünmeden bağlanmaktır.

Ülkücülük iman ve ahlak olgunluğunda doruklara tutunmaktır.

Bizim çağın dar kalıplarına sığmayan ülkülerimiz, güdük ve güdümlü akılların alamayacağı hedeflerimiz vardır.

Bizim Kızılelma ülkümüz vardır.

Türk milletinin istikbal ve istiklalini korumak, geleceğin güçlü ve büyük Türkiye’sini kurmak öncelikli hedeflerimiz arasındadır.

Devlet ve milletimizin bekasını teminat altına almak, her türlü iç ve dış tehditlere karşı uyanık olmak geçmişe karşı borcumuz, geleceğe karşı sorumluluğumuzdur.

Hedefimize giden yolda çıkarlar yoktur.

Nefsi arzular bu yolda hasmımız, dünyalık beklentiler ayaklarımızın altındadır.

Bizler, inanmış, kendini milletine ve devletine adamış ülkücüleriz.

Bizler, hakkın, halkın, haklının hizmetkârıyız.

Bizler, Türk ve İslam’ın gönüllü neferleriyiz.

Bizler, doğrunun ve doğruluğun yanında, dürüstlüğün ve düzgünlüğün şiarındayız.

Öyle olmak, öyle kalmak durumundayız.

Ülkücünün bitmek bilmez bir arzu ve arayışı vardır.

Bize heyecan katan ve şevk aşılayan ise milletimize karşı olan eşsiz sevdamızdır.

Bizim zamanın kısır döngülerine hapsolmak gibi bir lüksümüz yoktur.

Ülkücünün olduğu yerde azim vardır, gayret vardır, başarı vardır, mertlik vardır, fedakarlık vardır, cesaret vardır.

Aziz milletimizin tüm değer ve özellikleri bizim varlık ve anlam kaynağımızdır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket Türklüğün umudu, Türk milletinin aydınlık geleceğidir.

Aziz dava arkadaşlarım boş yere şehit olmamış, analarından, babalarından, nişanlılarından, eşlerinden ve çocuklarından rastlantı üzerine ayrılmamışlardır.

Ülkücü “fertler ölür, milletler yaşar” şuuruyla bezenmiş milli ve manevi bir adanmışlığın sembolüdür.

Her şeyden öte, ülkücü, ufuk ötesini gören, kendisini aşma becerisini sergileyebilmiş bir vizyonunun tarafı ve sahibidir.

Dava anlayışımıza göre, Türk milleti tarihin derinliklerinden süzülerek gelmiş ve mutlaka da geleceğe ulaşacak olan mukaddes bir değerin adıdır.

Geçmişini unutan, geçmişine yüz çeviren, geçmişle yollarını ayıran insan ya da toplumların geleceği belirsiz, iddiaları bulanıktır.

Dün, bugünün temeli ve çimentosudur.

Bugün ise geleceğin yeşerdiği vahadır.

Biz umutla ileriye, özlemle de geriye bakıyoruz.

Çok şükür, kendi yönünü tayin edemeyip rüzgârla birlikte sürüklenen rotasız bir geminin durumuna hiç düşmedik.

Zamanın ve şartların değişkenliğine kapılarak heyecan ve hedeflerimizden ayrılmadık, ilke ve ülkülerimizden taviz vermedik.

Her biri bir anıt olan, her biri bir destan gibi tarihe mal olan ülkücü şehitlerimizin ömürleri bu ifadelerime şehadet etmektedir.

Allah her birinden ayrı ayrı razı olsun.

Aziz Ülküdaşlarım;

Muhterem dava arkadaşlarım;

Türk milleti dünyanın en çetin coğrafyasında, bin yıldır bölünmeden, dağılmadan, yıkılmadan ayakta kaldıysa, bu her şeyden önce içinden çıkardığı fedakâr nesiller sayesindedir.

Dününe sadakat gösterenlere, yaşadığı zamanı anlayanlara, gelecekle ilgili büyük hedefleri olanlara tarih ve talih her zaman yol açmış, yol göstermiştir.

Dün Ankara Kapalı Spor Salonunda 24 Haziran’da yapılacak olan Cumhurbaşkanı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine katılacak milletvekili adaylarımızın tanıtım toplantısını gerçekleştirdik, seçim beyannamemizi kamuoyu ile paylaştık.

24 Haziran seçimleri devlet ve milletimizin bekasına yönelik tehditlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişiyle bertaraf edileceği tarihi bir dönüm noktasıdır.

15 Temmuz hain ve kanlı darbe girişimiyle istediğini elde edemeyenlerin ülkemizi ekonomik, siyasi ve sosyal ablukaya alma çabaları kırılacak ve art niyetler Allah’ın izniyle sonuçsuz bırakılacaktır.

Aziz milletimizin vicdanında doğan Cumhur İttifakı 2023’ün güçlü Türkiye’sini şekillendirecek ve tarihin akışını değiştirecektir.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket devletimizin ve milletimizin dara düştüğü her dönemde üzerine düşen tarihi vazifeyi yerine getirmekten imtina etmemiştir.

Yarım asırdır varlığını sürdüren ve ebediyete kadar sürdürecek olan siyasi geçmişimiz buna şahittir.

Bizim mazimizde vatanı ve milleti geri planda tutan siyasi körlük hiçbir zaman olmamıştır.

Bu coğrafyada fedakârlık dendiği zaman akıllara Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in geliyor olması tesadüfle açıklanacak bir durum da değildir.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket milletin vicdanıdır.

Binlerce yıllık köklü birikimin taşıyıcısıdır.

Davamızı başarıya götürecek olgunluk ve inanmışlık bizde fazlasıyla mevcuttur.

Ülkemizin ve bölge coğrafyasının içinden geçtiği bu çetin süreci aşmak ve bekamızı teminat altına almak için olağanüstü bir gayret göstermemiz omuzlarımıza yüklenen tarihi bir sorumluluktur.

Bizim boş tartışmalarla heba edecek vaktimiz yoktur.

Siyasi ikballer ile oyalanacak tıynetimiz yoktur.

Engellere takılıp tökezleyecek basiretsizlik bize uzaktır.

Bu bakımdan “Önce Ülkem ve Milletim” diyerek şahlanacak, vatanımız üzerinde kirli tezgâh ve hedefleri tarihin çöplüğüne gömeceğiz.

Bizim davamız sen, ben davası değildir.

Bizim davamız şehitlerin omuzlandığı, ömürlerin millete adandığı, devlet-i ebed müddet’in taçlandığı mukaddes bir davadır.

İtilmeye, kakılmaya, hırpalanmaya ve heder edilmeye çalışılan büyük milletimiz, içinden çıkan ülkücü evlatlarıyla doğrulacak ve varlığını ebediyete kadar koruyacaktır.

Bu güç ve dirayet Milliyetçi-Ülkücü Hareket’te fazlasıyla mevcuttur.

Bu itibarla, vatanımızın ve aziz milletimizin birliği, bütünlüğü ve devamlılığı için varını yoğunu ortaya koyan şehitlerimizin muhterem hatıraları bundan önce olduğu gibi bundan sonrada yolumuzu aydınlatacak ve mücadelemize güç katacaktır.

Bu vesileyle millet, devlet ve bayrak uğruna hayatlarını kaybetmiş kutlu dava yolcusu ülküdaşlarımızı, tüm aziz şehitlerimizi, merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'i ve Gün Sazak Bey’i bir kez daha minnet ve şükran hislerimle anıyor, Cenabı-ı Allah'tan hepsine rahmet diliyorum.

Kabirleri nur, mekânları cennet, ruhları şad olsun!

Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun.