12 EYLÜLLERİ UNUTMADIK Print

12 Eylül 1980 Askeri darbesinin akabinde; Devletine, Milletine, Ordusuna sonsuz sevgi ve saygı duyan tek suçu Vatanını, Türklüğünü ve Dinini sevmek ve korumak olan Ülkücülerin bu Ordunun içinde yer alan Türklük ve insanlıktan nasibini almamış kişiler tarafından uğratıldıkları zulmün gerçekleştirildiği gündür 12 Eylül .12 Eylül Ülkücü hareketin geçirdiği travmaların en büyüğüdür.

Bu nedenle Ülkücüler 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizin birlik, bütünlük ve beraberliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan alçak Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişimi sonrası her türlü engel ve zorluğa karşı milletimizle birlikte mücadele ederek, canıyla kanıyla silahlı hainlere karşı direnerek milletimizin adını bir kez daha Dünya tarihine altın harflerle kazıdı.

12 Eylül, Ülkücü Hareket'in tarihi sürecinde unutulması mümkün olmayan bir dönüm noktasıdır. ÜLKÜTEK olarak 12 Eylül öncesi ve sonrası tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz...

12 Eylül Darbesi ardından "MHP ve ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASI" açılmış; Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Kuruluşlar her yerde faşizme ve komünizme karşı oldukların belirtmelerine karşın "Faşist Devlet Düzeni Kurmak İstiyorlar" diye suçlanmışlardır.

Hazırlanan bu iddianame ile Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ dahil, 220 Ülkücünün idamı istenmiştir...

Ankara, Çankırı, Kastamonu illeri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından 29 Nisan 1981 tarihinde 945 sayfalık bir iddianame ile "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası" başlamış, 5 yıl, 11 ay, 8 gün sürmüş, 7 Nisan 1987 tarihinde sonuçlanmıştır.

333 duruşmaya sahne olan "MHP ve MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasında 587 sanık yargılanmış, 220 ülkücünün idamı istenmiştir...

Başbuğ Türkeş mahkeme neticesi sonucunda 11 yıl, 1 ay, 10 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargılama süresi içinde kalbinden rahatsızlanan Başbuğ Türkeş, 29 Mayıs 1983 tarihinde Mevki Askeri Hastanesi'ne kaldırılmıştır. 4 yıl, 5 ay, 28 gün tutuklu kalan Başbuğ Türkeş, akabinde tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak 7 Nisan 1985 tarihinde tahliye edilmiştir.

12 Eylül darbecileri tarafından, AHMET KERSE, ALİ BÜLENT ORKAN, CENGİZ BAKTEMUR, CEVDET KARAKAŞ, FİKRİ ARIKAN, HALİL ESENDAĞ, İSMET ŞAHİN, MUSTAFA PEHLİVANOĞLU, SELÇUK DURACIK isimli Ülkücüler idam edilerek şehit edilmişlerdir.

Ankara'da BEKİR BAĞ, Malatya'da AYDIN DEMİRKOL ve MEHMET KAZGAN isimli Ülkücüler, sorgulardaki ağır işkencelerden dolayı şehit düşmüşlerdir.. HÜSEYİN KARAMAHMUTOĞLU isimli ülküdaşımız da Mamak zindanlarında gördüğü işkenceden dolayı şehit düşmüştür...

Şehit Ahmet Kerse'nin idam edilmeden önce yazdığı mektup ‘tan bir bölüm şehitlerimizin saf temiz duygularını Vatan’a , Millet’e ve Allah’a olan sevgilerini göstermektedir…

...Sabırsızım, içimde sevinç coşkusu, kulaklarımda Kur'an kıratı... Ben uçmak istiyorum, uzaklara, pak mekanlara, gül ekenlere, çiçek dikenlere uçmak... Bükülmeyeceğim, kırılmayacağım. Bu emanet olan "ben"i yüce yaradanıma helali ile teslim edeceğim. Ölsem bile ölmeyeceğim. Varın siz anlayın!

Ben insanlara dayanmadım ki, yıkılayım, insancıklardan medet ummadım ki, zarara ziyana gireyim. Ezel ve ebed olan Yüce Mevla'ya gönül verdik.

Onun içindir ki, bu dava sönmez, bitmez, çapulcuların çökmesinden, kaçmasından etkilenmez... ılay-ı kelimetullah! diyen diller lal olmaz.

Allah diye inleyen güller solmaz. Tekbir getiren, tesbih eden güller solmaz. Susmayacak Hakk'ın dili!"

Bütün sol görüşlülerin, bir kılıf uydurularak dışarı çıkmaları sağlandığı halde, 12 Eylül ihtilalinin vermiş olduğu kararlardan dolayı tek suçları ülkelerini sevmek ve korumak olan bazı Ülkücüler uzun yıllar tutuklu kalmışlardır.

Türklükten ve insanlıktan nasibini almamış bu işkenceciler, Türk Milletinin vicdanında zaten en ağır cezaya çaptırılmışlardır. Tarih bunların yaptıklarını affetmeyecektir. Öldüklerinde de yaptıklarının hesabını Yaradan’a vereceklerdir. Geçmişte Ülkücü Harekete küçümseyerek bakan kesimler bile bugün onların verdiği mücadelenin önemini benimsemektedirler.

Ülkücüler bu ülkenin ileri karakollarıdır. Ülkeye gelen tehditleri ilk onlar hisseder ve tepki verirler. Çoğunluk bu tehditleri hissetmez ve genellikle ülkücüleri paranoya görmekle suçlarlar ama onlar hep haklı çıkmıştır. Feto konusunda, açılım konusunda, Suriye konusunda, dış politika da bunları maalesef yaşadık.

12 Eylül, Ülkücü Hareket'in tarihi sürecinde unutulması mümkün olmayan bir dönüm noktasıdır. ÜLKÜTEK olarak 12 Eylül öncesi ve sonrası tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz...

Eylül'ler de ölmedik, Eylül'ler de yeniden doğduk. Maziyi bilerek atiye koşacağız...