30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN Print

TARİHİN EN KÖKLÜ MİLLETİ OLAN BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN DEVLETİYLE VATANIYLA HÜR VE BAĞIMSIZ OLARAK KIYAMETE KADAR YAŞAMA İSTEK VE İRADESİNİN ŞANLI BİR ZAFERİ OLAN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZI EN İÇTEN DİLEKLEİMİZLE KUTLUYORUZ.

 

BU VESİLE İLE ALLAH RIZASI YOLUNDA TÜRK MİLLETİNİN BEKASINI SAĞLAMAK VE SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN KANINI, CANINI FEDA EDEN BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZİ VE GAZİLERİMİZİ RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ.

BİZ DE ONLARIN EVLATLARI OLARAK DİYORUZ Kİ; ŞEHİTLERİMİZ GAZİLERİMİZ EMİN OLSUN...ATAMIZ BİLGE KAĞANIN DA DEDİĞİ GİBİ "ÜSTTE GÖK ÇÖKMEDİKÇE ALTTA YER DELİNMEDİKÇE TÜRK MİLLETİNİN İLİNİ VE TÖRESİNİ KİMSE YOK EDEMEYECEKTİR". TÜRK MİLLETİ KIYAMETE KADAR YAŞAMAYA DEVAM EDECEKTİR.

 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE....

ÜLKÜ TEK

 

Tarihten Notlar:

Büyük, Asil Türk Milleti;

Garp Cephesi’nde 26 Ağustos’ta başlayan taarruz harekatımız, büyük bir meydan muharebesi halinde 5 gün 5 gece devam etti. TBMM Ordularının yürekliliği, şiddeti, sür’ati, Allah’ın lütfu ile vesile-i tecelli oldu. Zalim ve mağrur düşman ordusunun anasır-ı asliyesi akıllara dehşet verecek şekilde kesinlikle imha edildi. 31 Ağustos sabahı muharebe meydanını dolaştığım zaman ordumuzun kazandığı zaferin azameti ve buna mukabil hasım ordusunun uğramış olduğu felaketin dehşeti beni çok mütehassis etti.

Gazi Mustafa Kemal

“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım”

Mustafa Kemal ATATÜRK

ATATÜRK 30 AĞUSTOS’U ANLATIYOR

“Sabah saat 5.30’da topçu ateşimizle taarruz başladı”

“... Gelen raporları tetkik edince kat’iyyetle hükmettik ki, Türk’ün hakikî halâs güneşi 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün şa’şaasiyle tulû edecekti (doğacaktı).”

M. Kemal Atatürk bu sözleri 30 Ağustos 1924’de, Dumlupınar’da Meçhul Asker Âbidesinin acılış merasiminde söylemiştir.

Yok edilmekte olan bir milletin başkaldırışına önderlik eden Büyük Komutan Mustafa Kemal Atatürk, mağrur milletine kahramanlık destanının öyküsünü 88 yıl önce Afyonkarahisar’ın Kocatepe sırtlarında yazdırdı.

Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan, Kurtuluş Savaşı’nı zafere götüren ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının çizilmesini sağlayan, Büyük Taarruz emrinin verildiği Afyonkarahisar Kocatepe, yeni bir Zafer Haftası kutlamalarına ev sahipliği yapıyor.

Kocatepe’deyazılan destan

26 Ağustos 1922 ’de Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Kocatepe’deki çadırlı ordugahta ordusuna taarruz emrini verdi ve Türkiye topraklarının düşman işgalinden kurtuluşunun son noktası, 4 günlük çetin bir savaşın ardından, şehitlerin kanıyla kondu. 26 Ağustos sabahı saat 05:30 ’da Türk topçusunun ateşiyle başlayan Büyük Taarruz, Mehmetçiğin süngü savaşıyla devam etti. Ve 30 Ağustos 1922 ’de savaş, Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı.

İşte Büyük komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta anlattığı taarruz emri:

“20/21 Ağustos 1922 gecesi 1’inci ve 2’nci Ordu Komutanlarını da Cephe Karargâhına çağırdım. Genelkurmay Başkanı ile Cephe Komutanını da yanımda bulundurarak, taarruzun nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir savaş oyunu şeklinde açıkladıktan sonra, Cephe Komutanı’na o gün vermiş olduğum emri tekrarladım.

Komutanlar harekete geçtiler. Taarruzumuz, strateji ve aynı zamanda bir taktik baskın halinde yürütülecekti. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de kuvvetlerin yığınak ve hazırlıklarının gizli kalmasına önem vermek gerekiyordu.

Bu sebeple bütün yürüyüşler gece yapılacak, birlikler gündüzleri köylerde ve ağaçlıklar altında dinleneceklerdi. Taarruz bölgesinde, yolların düzeltilmesi v.b. çalışmalarla düşmanın dikkatini çekmemek için diğer bazı bölgelerde de benzeri yanıltıcı hareketlerde bulunulacaktı.

24 Ağustos 1922’de karargâhımızı Akşehir’den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirttik, 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan savaşı idare ettiğimiz Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha naklettik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de hazır bulunuyorduk. Sabah saat 5.30’da topçu ateşimizle taarruz başladı.”

26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere Kocatepe’deki yerini aldı. Büyük Taarruz burada başladı. Topçuların sabah saat 04.30’da taciz ateşiyle başlayan harekat, saat 05.00’da önemli noktalara yoğun topçu ateşiyle devam etti.

Sakarya Savaşı’nın kazanılmasının ardından, kamuoyunda ve TBMM’de baş gösteren taarruz sabırsızlığı üzerine Gazi Mustafa Kemal Paşa, 4 Mart 1922’de Büyük Millet Meclisi’nin gizli bir toplantısında, endişe ve huzursuzluk duyanlara açıklama yaparak kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırdı. 30.8.2010