3 MAYIS MİLLİYETÇİLER GÜNÜ Print

Türk Milliyetçiliği tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olan 3 Mayıs 1944 hadisesinin üzerinden tam 71 yıl geçmiş bulunmaktadır. Ama 3 Mayıs 1944’ü doğuran şartlar ve gelişmeler bugünde yine  önemini ve sıcaklığını korumaktadır. O vakte kadar fikri sahada müdafaa edinilen Türk milliyetçiliği 3 Mayıs miladıyla aksiyoner safhaya taşınmıştır. Türk Milliyetçiliğinin siyasi ve sosyal bir harekete dönüşümünün temellerini atmıştır.

Her yıl olduğu gibi 3 Mayıs Milliyetçiler Günü yurdun değişik yerlerinde ve yurtdışında Azerbaycan’da çeşitli etkinlikler düzenledi.Bu yıl 3 Mayıs Milliyetçiler Günü kutlamaları ve MHP nin seçim beyannamesinin açıklanması Ankara Arena Spor Salonu'nda yapıldı. MHP Lideri Devlet Bahçeli, yaptığı konuşmada bir kez daha önemli mesajlar verdi.  

Sözlerine '' Geçmişteki kutlu mücadeleler önümüzü aydınlattı, çekilen çile, katlanılan zahmet, verilen şehitler bir yandan içimizi burkarken, diğer yandan şuurumuza şuur, sorumluluğumuza sorumluluk kattı.

 Biliniz ki, Seçim Beyannamemizi 3 Mayıs'ta milletimizle paylaşıyor olmamızın kendi içinde anlamlı, tutarlı ve tarihi bir zemini vardır.

Bugün boşuna seçilmemiştir.

Tam 71 yıl önce, yani 3 Mayıs 1944'de Türk milliyetçileri geçtiğimiz yüzyıla adeta damga vurmuşlardır.

Türkçülüğün bayraktarı olan kahramanlar samimiyet, inanç, irfan ve fedakârlık imtihanından hiç ödün vermeden, hiçbir tavize yanaşmadan alınlarının akıyla çıkmışlardır.

1944 yılında, İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç davası aslında Türk milliyetçiliğinde dönüm noktasıdır.

Türkçülüğün, Türk milletini sevmek ve yüceltmek olduğunu anlamayan dar ve taassup dolu kafalar onca şerefli ismi işkencelere tabi tutmuşlardı.

3 Mayıs'ın simgeleri, ne hazindir ki, vatan hainliğiyle suçlanmıştı.

Tahtakurusu, bit ve sivrisinekten geçilmeyen, tavanı basık, penceresi olmayan hücrelere atılmışlardı.

Bir insanın içinde ancak ayakta durabilecek kadar alanı bulunan, oturmanın, sağa-sola dönmenin mümkün olmadığı tabutluklarda inanmış Türk milliyetçileri eziyet görmüşlerdi.

Dönemin savcısı Kazım Alöç ve emir aldığı çevreler akıllara durgunluk veren yöntemlerle Türklüğün gururunu fikir ve duyguda özümsemiş milliyetçileri susturmak, sindirmekle uğraşmışlardır.

Sanıyorlardı ki, milliyetçiliğin sembol isimleri geri adım atacaklardı.

Umuyorlardı ki, milliyetçiliğin toplumsallaşması önlenecek, ırkçılık suçlamasıyla beli doğrulamayacaktı.

Sovyetler Birliği'ne zeytin dalı uzatma kurnazlığıyla hareket edenler Turancılığı baskı ve kuşatma altına almayı kendilerine amaç tayin etmişlerdi.

 

''3 MAYIS'IN EMANETLERİ BİZİMLEDİR''

 

Zalimler, kindarlar, adalete kast edenler aynen bugünkü gibi Türk milliyetçiliğiyle hesaplaşıyorlardı.

Fakat dün başaramadılar, bugün de yapmayacaklardır.

Türk milliyetçiliğinin haklı davasını dün engelleyemediler, bugün de emellerine muvaffak olamayacaklardır.

3 Mayıs'ın emanetleri bizimledir.

71 yıl önce, milliyetçiliğin varlık mücadelesini korkmadan veren, ülkülerini çekinmeden savunan ve şu anda hayatta olmayan büyüklerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

İsmini sayamadığım, saymaya da vaktimizin yetmeyeceği nice büyüklerimizin hizmetleri Türk tarihine altın harflerle kazınmıştır.

Dört yüz çadırlık Türkmen obasında üç kıtanın haritasını çizmiştik.

Cihat ve gazayla fütuhatımızın zafer duasını yapmış, Mehteranımızın gür sesini aleme işittirmiş, Üç Hilali kürenin başına tuğ diye dikmiştik.

Coğrafyaları, ülkeleri, milletleri, kültürleri, dinleri, mezhepleri Ötüken ilkeleriyle, Söğüt ruhuyla, Oğuz nesliyle, Türk milletiyle tanıştırmıştık.

Fakat zaferlerimiz kalıcı olmadı, olamadı.

Türk milleti ve Türk milliyetçiliği geçmişte yaşanılan travmalardan, muhatap kalınan acılardan ve ihanetlerden ders çıkarmıştır.

Aziz milletimiz, son yurduna, şehit kanıyla çizilmiş sınırlarına, asli unsurun ocağına gözleri ve hatıraları arkada kalarak dönmüştür.

Şunu kesinlikle söylüyor ve idrak hastalığına yakalanan milli seciye yoksunlarına bildiriyorum:

Bu tarihten sonra büyük Türk milleti için dönülecek başka toprak parçası, gidilecek başka göç güzergâhı ve verilecek başka vatan köşesi asla, ama asla kalmamıştır.

Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise büyük Türk milletidir.

Ya bu vatanda yaşayacağız, ya da bu vatan uğruna seve seve can vereceğiz.

Ya bu topraklar ve üzerinde yaşayan millet bir ve kardeşçe kalacaktır, ya da Türk milletinin kayıplarına yeni halkalar eklenecektir.

Göbek bağımızın kesildiği yer daima son nefesimizi vereceğimiz yer olacaktır ve bu hakikati ne Recep Tayyip Erdoğan, ne Davutoğlu, ne İmralı canisi, ne bölücü mihraklar, ne de küresel işbirlikçileri değiştiremeyecektir.”

ÜLKÜTEK olarak Türk milliyetçilerinin mücadele tarihine altın harflerle yazılan bu anlamlı gününüzü kutluyoruz ve 3 Mayıs ruhunun Türk milletinin onurlu geleceğine ışık tutacağına yürekten inanıyoruz. 

Bu vesileyle Başbuğumuz Alparslan Türkeş başta olmak üzere, kıymetli fikir adamı Hüseyin Nihal Atsız’ı ve zorlu bir dönemde adını tarihe yazdıran bütün dava büyüklerimizi ve tüm Şehitlerimizi  rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun