12 HAZİRANDA MHP NİÇİN DESTEKLENMELİDİR? Print

Ben MHP’ye oy vereceğim, çünkü 12 Eylül öncesinde bu ülkenin Afganistanlaşmaması ve Türk Birliği ülküsü için mücadele eden ve şehit olan 2500 ülküdaşımıza mahşer günü başka türlü hesap vermemin mümkün olmadığına inanıyorum. Ankara’da ciğerleri şişirilerek şehit edilen Dursun Önkuzu, Bingöl’de annesi ve kardeşi ile şehit edilen Hikmet Tekin ve diğerler şehit ülküdaşlarımız “Türkiye’nin bölünmesine nasıl izin verdiniz, ayıp değil mi, günah değil mi, bir sandığın başına bile gidemediniz mi?” diye sormasınlar diye MHP’ye oy vereceğim.

 

Hem “Türk milliyetçisiyim, ülkücüyüm” demenin, hem de Türkiye’nin bölünme süreci karşısında sessiz kalmanın, tarafsız olmanın mümkün olmadığını bildiğim için MHP’ye oy vereceğim. “Bu şehirden şu aday olursa, bu aday olursa MHP’ye oy vermem” demenin, yanlış olduğunu düşünerek, oyumu Ahmet veya Hüseyin’e ne kadar kızsam da, isimlerde değil, kuruma yani MHP’ye verdiğim bilinci ile oy vereceğim. Çünkü bileceğim ki, çok kızdığım Ahmet ve Hüseyin yarın AKP anayasanın ilk dört maddesini değiştirmek istediğinde, Türkiye’yi bir Türk ülkesi olmaktan çıkarmak istediğinde, eğer MHP’ye oy vermez isem, onların yerine seçilecek olan AKP, CHP ve BDP milletvekilleri Türkiye’nin birliğini bozacaklardır. Bu büyük bir vebal olur.

12 Haziran seçimlerinde neden MHP desteklenmelidir ?

Bir kısmı kendilerini “eskiden ben de ülkücü idim” veya “ben hâlâ ülkücüyüm ancak MHP artık ülkücü değil” diyen veya 2002’den bu yana samimi AKP’li olan yurttaşlarımız, 12 Haziran seçimleri öncesinde MHP’ye yönelik sert eleştiriler getiriyorlar. Anlaşılan bu arkadaşlar 12 Haziran seçimlerinde MHP’ye oy vermeyi düşünmüyorlar. Olabilir. Ben 12 Haziran seçimlerinde neden MHP’ye oy vermeyi düşündüğümü anlatayım. Onlar da belki bu tespitler üzerinden 12 Haziran’da ne yapacakları konusunda tekrar düşünürler.

12 Haziran seçimlerinde oyumu belirlerken öncelikle AKP’nin iktidar olması durumunda neler olacağını düşünerek oy vereceğim. AKP tekrar iktidar olursa anayasayı değiştirecek. Yeni Anayasadan “Türk milleti” tanımı çıkarılacak, giriş bölümü çıkarılacak ve ilk 3 madde değiştirilecek veya içeriği boşaltılacak. Anayasa Mahkemesi üyelerinin yeni yemininden “Türk milleti” kavramını çıkaran AKP anayasa içinde birçok kez açıkladığı tavrını tekrar ortaya koydu. (bkz.Yeniçağ 6 Aralık 2010, Ümit Özdağ, “AKP Haziran 2011 Seçimlerini Kazanır İse Türk Milletine Ne Olacak? ve 13 Ocak 2011, “Türk Milletinin Tasfiyesi Seçimden Önce Başladı”)

12 Haziran seçimlerinde AKP kazanır ise genel af çıkarılacak ve A. Öcalan dahil bütün terör örgütü üyeleri serbest kalacaktır. (bkz.Yeniçağ,17 Ocak 2011, Ümit Özdağ, “Öcalan ile gerçekten protokol imzalandı mı?”)

Habur’da PKK’lılar için düzenlenen törenler sırasında yapılan yargılamaları unutmayın. PKK’lılar “biz Öcalan’ın emri ile geldik” demelerine rağmen serbest bırakılmışlardı. Üstelik, PKK’lıları “germemesi” için yargılamaların yapıldığı dershanedeki Türk bayrağı ve Atatürk resmi indirilmişti.

12 Haziran’da AKP iktidara gelir ise halen K. Irak’a eğitim için yolladığı kadrolar Türkiye’ye dönecek ve önce Kürtçe seçmeli ders olacak sonra Kürtçe eğitime geçilecek. (bkz. Taraf gazetesi 24 Aralık 2010)

12 Haziran seçimlerinde AKP kazanır ise AKP Hükümeti haklı olarak bunu A. Öcalan ile yapılan pazarlıkların halk tarafından desteklendiği sonucunu çıkaracak ve Öcalan’ın serbest kalması süreci ile PKK’nın “demokratik özerklik” çözüm önerisi görüşülerek bir ara çözümde buluşulacak. Bu çözüm, millî ve üniter devleti parçalayacak yerine bir adem-i merkeziyetçiliğe/eyalet sistemine ve etnikçiliğe dayalı bir Türkiye kuracak. Böyle bir Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü uzun süre koruması mümkün olmayacak. Kırılganlaşacak olan Türkiye’ye dış müdahaleler daha kolay hale gelecek. Türkiye bir “Türk Kerbelâsına”, bir kardeş kavgasına sürüklenecek.

12 Haziran seçimlerinde AKP tekrar iktidara gelir ise Türkiye başkanlık sistemine doğru ilerleyecek. 23 Nisan bayramında çocuk başbakana görevi devrederken “artık astığın astık, kestiğin kestik” diyerek kendisini nasıl konumlandırdığını gören ve 1990’larda “demokrasi sadece bir araçtır” diyerek demokratik düzene aslında inanmadığını ortaya koyan Erdoğan başkan olacak. Bu değişim parlamenter demokratik kültürü yeni yeni oluşturmaya başlamış olan ülkemizde daha da güçlü bir baskı rejimi oluşturacak.

12 Eylül referandumu ile gerçekleşen yasama ve yürütmenin yargı aleyhine genişlemesinin sonuçları belirginleşmeye başladı. Yeni HSKY’nın yapmış olduğu atamalar çok çarpıcı. Balyoz, Ergenekon gibi davalarda tutuklama yapmayan hâkimler teker teker görevden alınıyor. Bu atamalar esasen Anayasanın “hâkimler anayasa, yasalar ve vicdanlarına göre karar verirler ve bağımsızdırlar” şeklindeki hükmünün çiğnenmesidir. AKP iktidarı artık hâkimlerin hükümetin istediklerini tutuklamasını istiyor. Öte yandan iktidarı zan altında bırakan Deniz Feneri davası ilerlemiyor. AKP bir daha iktidara gelir ise herhangi bir AKP’li ile davası olan bir vatandaşın ne kadar haklı olsa da o davayı kazanma şansı olmayacak.

AKP tekrar iktidara gelir ise Cumhuriyet tarihi boyunca toplam 221 milyar Dolar olan iç ve dış borçlarımız nasıl sekiz senede 508 milyar Dolar’a yükselmiş ise aynı hızla yükselmeye devam edecek. AKP iktidarı, dünyanın en yüksek faizlerini ödeyerek ve ancak sıcak para ile finanse ettiği bu borçlar bir süre sonra finanse edilemez hale gelecek ve Türk ekonomisi çökecek. Türk ekonomisi rekabet gücünü kaybederek bir montaj sanayii haline geliyor. Yeni yatırımların olmadığı bir ortamda işsizlik ağırlaşarak devam edecek.

AKP iktidara gelir ise K. Irak’taki PKK’yı koruyan Barzani’ye “ağabey” demeye devam edilecek. Ermeniler kucaklanır iken Türkiye’nin en yakın dostu Azerbaycan arkadan vurulacak. Anadolu’nun her yerinde kiliseler açılmaya devam edilecek. İsrail’e bir yandan “One Minute” denilirken öte yandan Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazi İsrail firmalarına verilecek.

Bu tür tespitleri artırmak mümkün. Şimdi, “Bütün bunlar AKP’ye oy vermemek için gerekçeler ancak MHP’ye oy vermek için değil” diyebilirsiniz. Siz önce AKP’ye oy vermenizin nelere mal olacağını düşünün ondan sonra neden MHP’ye oy vereceğinizi konuşuruz. Ancak küçük bir ipucu vereyim. MHP, AKP’nin bütün bu planlarını bozacak. Başka hiçbir şey yapmasa dahi bu başlı başına büyük bir iştir. Türkiye’nin parçalanması ve bölünmesi sürecinin durdurulmasıdır. Son dileğim lütfen makale içinde atıfta bulunduğum makaleleri internetten bularak okuyun. Sonra biraz düşünün. Elim kırılsaydı demeyin. Babanızdan aldığınız ülkeyi oğlunuza aktarabilmek istiyorsanız elinizi vicdanınıza koyun.

*********

MHP’yi desteklemek için “pozitif nedenler” diye adlandırılabilecek nedenler üzerinde duralım.

Türkiye, çok ağır bir krize, bir kardeş kavgası ve bölünme riskine doğru sürükleniyor. Yıllardan bu yana bölünme konusunda yaptığımız uyarıları küçümsemeye çalışanlar, Sovyetler Birliğinin, Yugoslavya’nın, Çekoslovakya’nın bölündüğünü görmelerine rağmen, Türk milletinin 1774 sonrası tarihinden önemli dersler çıkaran Türk milliyetçilerini “Sevr sendorumuna” tutulmakla suçladılar. Geçen günlerde, Sudan bölündü. Belçika ağır bir şekilde bölünme sancıları çekiyor.

Bunu ortaya koyduktan sonra Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en ağır ve acil sorunun, vatandaşlarımızın bir kısmı günlük gailenin ve ekonomik sıkıntıların içinde bunu anlamasa dahi, “Türkiye’nin birliği” sorunu olduğunu görmekteyiz. Özellikle “istikrar” diyen iş dünyasına ve istikrar diyerek AKP’ye oy veren seçmene hatırlatalım. Bu tespiti artık sadece MHP ve Türk milliyetçileri yapmıyor. Ekonomi filozofu diye tanınan Ege Cansen, 22 Ocak 2011’de Hürriyet’teki köşesinde şöyle diyor: “AKP’nin, gerek büyük devletlerin ’bırakın Kürtler kendi kendini yönetsin’ baskılarıyla, gerek kendi felsefesi sonucunda Türkiye’de bölünme fiilen başlamıştır.” Hatırlatalım bir ülke bölünür ise ne ekonomi kalır, ne işsizlik vs. sorunlar. Bu sorunların olabilmesi dahi ülkenin bütünlüğünü muhafaza etmesine bağlıdır. En büyük istikrar ülkenin birliği ve milletin bütünlüğüdür.

Bu noktada MHP’nin neden desteklenmesi gerektiğini ortaya koyabiliriz.

1) MHP, Türkiye’nin birliği, Türk milletinin bütünlüğü, ülkemizin etnik fay hatlarına bölünmemesi, böldürülmemesi konusunda Türkiye’deki “EN KARARLI VE İMANLI” insanların bir araya geldiği siyasal partidir. Türkiye’nin birliği ve Türk milletinin bütünlüğüne yönelik bütün politikalar konusunda MHP en sert ve en tavizsiz tavrı sergileyecek tek partidir. MHP, Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesine izin vermeyecektir. Anayasadan Türk milleti ibaresinin çıkarılmasını kabul etmeyecektir. MHP, Anayasa Mahkemesi yargıçlarının yemin metninden çıkarılmak istenen “Türk milleti” kavramını tekrar o metne iade edecektir.

2) MHP, Kürtler ve Zazalar ile PKK’yı özdeşleştirmeyen, Zazayı ve Kürdü özkardeşi, kendisi olarak gören ancak öte yandan PKK terör örgütünü aşmak, örselenen vatan bütünlüğünü ve milli kimlik için kısa, orta ve uzun vadeli stratejik bir planı olan tek partidir.

3) MHP, PKK ile ateşkes, müzakere, pazarlık yapmayacak, devletin ve milletin haysiyetini bir terör çetesi karşısında yere düşürmeyecek tek partidir. AKP, 2003’den bu yana terörle mücadele etmek yerine terörle mücadele edenlerle mücadele etmiştir. MHP yeniden terörle mücadele sürecini başlatacaktır.

4) MHP, AKP’nin etnik federasyon, CHP’nin bazen genel af/ordu ve PKK silah bıraksın bazen Öcalan patentli “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” teklifleri karşısında İstiklal Harbimizin sonucu olan milli ve üniter devlet yapısını, devletimizin kuruluş felsefesini, Aziz Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” ilkesini tavizsiz, eksiksiz savunan tek partidir.

5) MHP, Türkiye’nin en sahte ancak en etkili sorunu olan, bir taraftan AKP’nin siyaset amacı ile sömürdüğü öte yandan CHP’nin siyaset için karşı çıktığı türban/başörtüsü meselesini Türkiye’nin sosyolojik gelişmesinin bir parçası olarak görüp, siyaset sömürüsü alanından bir an önce çıkarmak ve ülkeyi/insanımızı rahatlatabilecek tek partidir.

6) MHP, imam hatip liselerini bir partinin arka bahçesi olmaktan çıkaracak ve ait olduğu milletin çocuklarına geri verecek tek partidir.

7) MHP, yargı üzerinde sol-mezhepçi yapılanmanın ve AKP’ci-cemaatçi yapılanmanın oyunlarını sona erdirecek ve yargıyı gerçekten bağımsızlaştıracak tek partidir. Kimse mezhebinden, cemaatinden, partisinden dolayı ne yargıda ne de bir başka yerde bir yere gelebilmelidir. Ancak yeteneklerinden ve bilgisinden dolayı her yere atanabilmeli ve gelebilmelidir. MHP, bu anlayışın teminatıdır.

8) MHP, halkımızı bilinçli ve sistemli bir şekilde “dilencileştirme kültürü” içine iten, üretimden koparan siyasal programa son verecek, Türk halkını layık olduğu üretim sürecinin içerisine tekrar çekecektir.

9) MHP, yıpranan, partizanlaşan, mülki idareyi tekrar siyaset üzerine taşıyacak, valiler ve kaymakamlar tekrar bütün milletin valisi ve kaymakamı olacaktır.

 

Her Türk seçmeninin MHP’ye oy vermesi için sıralamaya başladığım gerekçelere kaldığımız yerden devam edelim;

10) MHP, Türkiye’nin içine sürüklendiği tek adama dayanan otoriter başkanlık rejimine karşı, demokratik-hukuk devletini ve parlamenter rejimi savunmaktadır. MHP iktidarında “Hakimiyet kayıtsız şartsız Türk milletinindir” bir adamın ve partisinin değil.

11) MHP, iş dünyasına “benim sermayem-senin sermayen”, “İstanbul sermayesi-Anadolu sermayesi” ayrımı yapmadan “TUSİAD’a daha yakın MÜSİAD’a da uzak veya tam tersi durmadan” hepsini “TÜRKİYE’nin SERMAYESİ ve ALIN TERİ” diyerek kucaklayacaktır. MHP, Maliye Bakanlığı müfettişlerinin iş adamının siyasi tercihlerini para cezaları ile cezalandırmasına izin vermeyecektir.

12) MHP, basın dünyasının üzerinde iktidar baskısı oluşturmayacak, demokratik-hukuk devletinin olmaz ise olmazlarından birisi olan basın-yayın özgürlüğünü güvence altına alacaktır.

13) MHP iktidarında insanlar yatak odalarında bile eşleri ile fısıldayarak, dinlenme korkusu ile yaşamayacaklardır. Telefonlar tekrar “normal ülkelerde” olduğu gibi insanların arkadaşları ile rahat konuşabildiği araçlara dönüşecektir.

14) MHP, Kıbrıs’ta KKTC’nin ölümü, bir Türk bayrağının gönderden inmesi anlamına gelen Annan Planı ve sonrasındaki süreci durduracaktır. MHP yönetimindeki Türkiye’de, KKTC’deki milli güçlere komplo kurulmayacak, Denktaş ve Dervişoğlu arkadan vurulmayacak, KKTC bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürecektir.

15) MHP, Amerikan baskısı ile Ermenistan açılımı uğruna kardeş Azerbaycan’ı arkadan vurmayacaktır. İşgalci Ermenistan ancak Türk milletine (Türkiye ve Azerbaycan anlamına geliyor) düşmanlığı sona erdirmeye karar verirse görüşülecektir.

16) MHP, Barzani’nin elini öpmeyecek, Türkmenleri, Kerkük’ü Telafer’i peşmergelerin vahşi saldırıları ve baskıları karşısında yalnız bırakmayacaktır. MHP, Kerkük’ü Barzani’ye yedirmeyecektir. MHP yönetimindeki bir Türkiye K. Irak’taki PKK kamplarını mümkün olan her gün basacaktır.

17) MHP, unutturulmaya çalışılan Türk Dünyası ile ilişkilerimizi tekrar canlandıracaktır.

18) MHP, AB’nin Türkiye’ye söylediği yalanları, çifte standardı, ahde vefasızlığı ortaya koyarak bu sorunlu Birlikle ilişkileri baştan aşağı yeniden gözden geçirecek, Türk milletinin yüksek menfaatleri zemininde “yeniden tanzim” edecektir.

19) MHP, Türkiye-ABD ilişkilerini Türkiye Cumhuriyeti başbakanının “süpürmeyin-kullanın” şeklindeki ilişkilerden, iki egemen devlet arasındaki denk ilişkilere dönüştüğü bir zemini tesis edecektir.

20) MHP, Türkiye’nin her yerinde misyonerlerin cirit atmasına, kiliselerin açılmasına, Fener Rum patriğinin her gün haddini aşmasına müsaade etmeyecektir.

Şimdiye kadar sıraladıklarım her Türk seçmeninin MHP’ye oy vermesi için gerekçelerdir.

 

12 Haziran Seçimlerinde Neden Ülkücüler MHP’yi Desteklemelidir

Son üç yazımda şimdiye değin değişik partilere oy vermiş seçmenlerin 12 Haziran seçimlerinde neden AKP iktidarına son vermek için sandığa gitmeleri ve neden MHP’ye oy vermeleri gerektiğini yazdım. Ben de bu nedenlerden dolayı MHP’ye oy vereceğim. Bunun dışında benim MHP’ye oy vermek için başka nedenlerim de var. Bugün, birçoğunu birçok ülküdaşımın da paylaştığına inandığım 12 Haziran’da MHP’ye oy verme nedenlerimi yazmak istiyorum.

Aslında bir ülkücünün MHP’yi desteklemesi gerekir diye yazmaya gerek yoktur. Bu doğal durumdur. Çünkü Ülkücü, MHP içinde çalışan Türk milliyetçisinin adıdır. Ancak, bir yandan Ülkücü Hareketin zeminine yönelik sürdürülen AKP kaynaklı ve devletin araçlarının da kullanıldığı kapsamlı psikolojik harekât sonucunda öte yandan Ülkücü Hareket içinde geçmişte yaşanan bazı kırgınlıklardan ötürü bir kısım ülkücü arkadaşımızın kafası karışık görünmektedir.

Hemen şunu da ekleyelim ki, İstanbul’da hafta sonu düzenlenen ve eskiden BBP içinde yer alan ülküdaşlarımızın da katıldığı, ülkücü hareketin İstanbul’da kanaat önderi durumunda olan 2000 kişinin katıldığı toplantı bu kafa karışıklığının hızla ortadan kalktığını göstermektedir.

1) Ben MHP’ye oy vereceğim, çünkü 12 Eylül öncesinde bu ülkenin Afganistanlaşmaması ve Türk Birliği ülküsü için mücadele eden ve şehit olan 2500 ülküdaşımıza mahşer günü başka türlü hesap vermemin mümkün olmadığına inanıyorum. Ankara’da ciğerleri şişirilerek şehit edilen Dursun Önkuzu, Bingöl’de annesi ve kardeşi ile şehit edilen Hikmet Tekin ve diğerler şehit ülküdaşlarımız “Türkiye’nin bölünmesine nasıl izin verdiniz, ayıp değil mi, günah değil mi, bir sandığın başına bile gidemediniz mi?” diye sormasınlar diye MHP’ye oy vereceğim.

2) Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş, Muzaffer Özdağ, Dündar Taşer, Gün Sazak’ın ve Ziya Gökalp’ın, Atsız Hoca’nın, Arvasi Hoca’nın ve diğer Türk milliyetçisi büyüklerimizin mücadelelerine olan saygımdan ve bağlılığımdan dolayı MHP’ye oy vereceğim. Onlar yaşasalardı MHP’ye oy verirlerdi.

3) Hem “Türk milliyetçisiyim, ülkücüyüm” demenin, hem de Türkiye’nin bölünme süreci karşısında sessiz kalmanın, tarafsız olmanın mümkün olmadığını bildiğim için MHP’ye oy vereceğim. “Bu şehirden şu aday olursa, bu aday olursa MHP’ye oy vermem” demenin, yanlış olduğunu düşünerek, oyumu Ahmet veya Hüseyin’e ne kadar kızsam da, isimlerde değil, kuruma yani MHP’ye verdiğim bilinci ile oy vereceğim. Çünkü bileceğim ki, çok kızdığım Ahmet ve Hüseyin yarın AKP anayasanın ilk dört maddesini değiştirmek istediğinde, Türkiye’yi bir Türk ülkesi olmaktan çıkarmak istediğinde, eğer MHP’ye oy vermez isem, onların yerine seçilecek olan AKP, CHP ve BDP milletvekilleri Türkiye’nin birliğini bozacaklardır. Bu büyük bir vebal olur.

4) MHP’nin hataları var mı? İnsanî olan her şeyin olduğu gibi MHP’nin de 1965’den bu yana hataları olmuştur. Genel Merkez yanlışlıklar yapmıştır. Teşkilatlar zaman zaman aksamıştır. Ülküdaşlarımız içinde çok haklı nedenlerle kırılanlar olmuştur. Bundan sonra da MHP hata yapacaktır. Genel Merkeze kızan ülküdaşlarımız olacaktır. Genel Başkanı eleştiren çıkacaktır. Özetle, MHP hata yapmıştır ve bundan sonra da hataları olacaktır. Ancak gün yanlışları konuşarak, vakit geçirme günü değildir. Gün yapıcı eleştiri, olumlu katkılarla Türkiye’yi içine sürüklenmeye çalışıldığı anti-demokratik etnik merkezli federal başkanlık projesi ve parçalanma sürecinden çekip çıkarma günüdür. MHP’yi eleştirenler, Genel Başkana ve teşkilatlara kızanlar, bütün Ülkücüler bilmektedir ki, MHP ihanet etmez. MHP ihanete teslim olmaz. MHP, ihanetle mücadele eder. Bundan dolayı MHP’ye oy vereceğim.

5) Evet, MHP’ye oy vereceğim; çünkü benim için MHP sadece bir siyasi parti değil, bir aile, bir mücadele, bir kültür, bir gelenek, Türk milletinin, Türk milletinin hukukunun, Türk milletinin menfaatlerinin, Türk kültürünün özetle Anayasanın Giriş bölümü ve ilk dört maddesinin MUHAFIZ ALAYI’dır. MHP, Türkiye’nin içinden geçtiği dönemde SON HATTIR. MHP’nin arkası VATAN’dır.

6) MHP’ye oy vereceğim; çünkü 12 Haziran öncesi ve sonrasındaki mücadele 12 Eylül öncesindeki mücadele kadar önemli ve Türk milletinin geleceği açısından hayatî bir mücadeledir.

Bütün bunları ortaya koyduktan sonra hemen şu hususu da belirtelim. MHP, 1965’de kuruldu. O günden bugüne geçen yıllar içinde Türkiye çok parti gördü. Bazıları iktidar partisi oldu. Hatta liderleri cumhurbaşkanı oldu. Ancak o partiler artık yok. Tarih kitaplarında dipnota dönüştüler. MHP bu 46 yıl içinde en ağır baskılarla, saldırılarla, komplolarla karşı karşıya kalan parti olmuştur. Bütün bu ağır saldırılara rağmen MHP hâlâ ayakta, hâlâ Türkiye’nin her yerinde örgütlü ya da Hakkâri dahil her yerde 12 saat içinde örgütlenebilecek durumdadır. MHP var ve var olmaya devam edecek. Çünkü MHP, ne Adalet Partisi, ne DYP veya ANAP ne de AKP gibi bir kişi partisi değildir. AKP bugün var. Ancak 10 sene sonra, Türk milliyetçilerinin duruşu ve mücadelesi sayesinde AKP’yi siyasi tarih kitaplarında bir dipnot olarak göreceğiz. MHP ise bir kurum, bir kültür, bir duruştur. MHP, Türk milletinin bağımsızlık iradesinin siyasi ifadesidir.

Bundan dolayı 12 Haziran 2011’de MHP’ye oy vereceğim. Benim için MHP’ye oy vermek, Kürşat’ın Çin Sarayını basmasına, Malazgirt’e, İstanbul’un fethine, İstiklal Harbine ve bu harbin sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyetine oy vermektir. Yeniçağ

Ümit Ozdağ