DAF Üzerinde Oluşan Önemli Depremler Deprem | Büyüklük | Şiddet | Sonuçları | 1998 Adana-Ceyhan | 6.3 | IX | 145 ölü, 1500 yaralı | 2003 Bingöl | 6.4 | IX | 176 ölü, 520 yaralı | 2010 Elâzığ | 6.0 | VI | 41 ölü | 2020 Elazığ | 6.8 | IX | 44 ölü, 1607 yaralı | 2023 .Kahramanmaraş -Pazarcık | 7.8 | XII | 53.537 ölü, 107.204 yaralı, 297 kayıp | 2023 Kahramanmaraş- Elbistan | 7.5 | | | |
Batı Anadolu Fay Hattı (BAF), Anadolu'nun batısında doğu-batı uzanışlı, kuzeyden-güneye doğru sıralanan pek çok faydan oluşan deprem alanıdır Afrika Levhasının kuzey kenarındaki okyanusal kabuk Anadolu ve Ege'nin altına dalarak batmaktadır. Bu dalma sırasında Batı Anadolu'ya çekme kuvveti uygular. Arap Levhasının baskısıyla Kuzey Anadolu Fayı boyunca batıya doğru itilen Anadolu Levhası batıda sıkışmaya sebep olur. Batı Anadolu'da GGB-KKD yönünde yılda 15 mm/yıl genişleme oluşur. Bu olay depremlere ve grabenlerin oluşumuna neden olur.
Batı Anadolu Fay Hattında başlıca şu faylar bulunur:
1.Fethiye-Burdur Fayı
2.Gökova Grabeni
3.Knidos (Cumalı, Yakköy) Fayı
4.Büyük Menderes Grabeni
5.Yavansu Fayı
6.Küçük Menderes Fayı
7.Gediz Grabeni
8.Simav Grabeni
9.Eskişehir Fayı
Baf Üzerinde Oluşan Önemli Depremler Deprem | Büyüklük | Sonuçları | 1653 Doğu İzmir depremi | 7.5 | 2.500 ölü | 1688 İzmir depremi | 7.0 | 16.000 ölü | 1914 Afyon-Bolvadin depremi | 7.0 | 300 ölü | 1914 Burdur depremi | 6.9 | 2344 ölü | 1928 İzmir Depremi | 6.5 | 50 ölü | 1939 Dikili, İzmir Depremi | 6.6 | 41 ölü | 1953 Söke, Aydın Depremi | 6.8 | 23 ölü | 1957 Fethiye, Muğla Depremi | 7.1 | 67 ölü | 1969 Alaşehir, Manisa depremi | 6.5 | 53 ölü | 1970 Gediz depremi | 7.2 | 1.086 ölü, 1.260 yaralı | 1995 Dinar, Afyon depremi | 6.1 | 90 ölü | 2002 Sultandağı, Afyon Depremi | 6.5 | 42 ölü | 2011 Simav, Kütahya Depremi | 6.8 | 2 ölü, 122 yaralı | 2014 Ege Denizi depremi | 6.9 | 266 yaralı | 2020 Ege Denizi depremi | 6.9 | 119 ölü, 1.053 yaralı | 2022 Buca depremi | 4.9 | 2 ölü | |
Orta Anadolu Ova Bölgesi Fayları
Orta Anadolu bölgesi, kuzeyde Kuzey Anadolu fayı, doğuda Doğu Anadolu fayı, güneyde Helenik-Kıbrıs yayı ve batıda Ege graben sistemi arasında kalmış geniş bir bölgeyi kapsar. Bu bölge içerisinde KD-GB ve KB-GD doğrultulu bağımsız doğrultu atımlı faylar ile Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarından ayrılan faylar bulunur (Tablo 4).
Orta Anadolu Bölgesinde yer alan önemli diri faylar
KAF ve DAF’dan ayrılmış faylar
Kırıkkale Fayı
Almus Fayı
Ovacık-Malatya Fayı
Sürgü Fayı
Bağımsız faylar
İnegöl-Eskişehir Fayı
Kırşehir-Keskin Fayı
Akşehir Fayı
Tuzgölü Fayı
Ecemiş Fayı
Tuzgölü fayı, Köşker ile Bor arasında yaklaşık 200 km uzunlukta KB-GD doğrultulu sağ yönlü doğrultu atımlı bir faydır (Gülkan vd. 1993). Fay, Şereflikoçhisar yakınlarında ters bileşene sahipken yer yer başka yerlerde normal fay bileşenleri göstermektedir.
Ecemiş fayı, Kayseri ile Mersin arasında uzanan yaklaşık 250-300 km uzunlukta KD-GB doğrultulu sol yönlü doğrultu atımlı bir faydır. Fay üzerinde ölçülmüş yatay atım miktarının 40 km civarında olduğu bildirilmektedir (Gülkan vd. 1993).
İnegöl-Eskişehir fay takımı, doğuda Tuzgölü ile batıda İnegöl arasında BKB-DGD doğrultulu birçok kısa uzunlukta fay segmentlerinden oluşan 400 km uzunlukta normal bileşenli sağ yönlü doğrultu atımlı faylardan oluşur.
Kırşehir-Keskin fayı, Kırşehir ve Keskin arasında KB-GD ile KD-GB doğrultulu kısa uzunluklarda birçok faylardan oluşan bir kuşaktır.
Niksar çek ayır havzası yakınlarında Kuzey Anadolu fayından ayrılarak güneybatıya doğru Amasya, Çorum illerini izleyerek Kırıkkale ve oradan da Çubuk’a kadar uzanan uzun bir fay Kırkkale fayı olarak bilinmektedir. Diğer yandan bu fayın hemen doğusunda yine güneybatıya doğru uzanan Almus fayı yer alır.
Sol yönlü doğrultu atımlı Ovacık-Malatya fayı, Erzincan çek-ayır havzasının doğusundan ayrılarak güneybatı yönünde Ovacık’a kadar devam eder ve Malatya fayı ile kesişir. Fayın toplam uzunluğu, 160 km civarındadır. Kuzeydoğuda Kemaliye ile güneybatıda Doğanşehir arasında 180 km uzunluğa sahip olan Malatya fayı yer alır. Bu fay da Ovacık fayı gibi sol yönlü doğrultu atımlı bir fay olup K 20-30 D doğrultuludur (Gülkan vd. 1993).
Diğer yandan Doğu Anadolu fayından ayrılarak D-B doğrultusunda Sürgü’den geçen diğer bir kısa uzunluğa sahip sol yönlü doğrultu atımlı fay, Sürgü fayı olarak isimlendirilmiştir.
1900-1995 yılları arasında Orta Anadolu Ova bölgesinde oluşmuş hasar yapıcı ve yüzey kırığı oluşturmuş yalnızca 4 deprem meydana gelmiştir. Yukarıda bahsedildiği gibi bu bölgede bağımsız ve Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarından ayrılan oldukça uzun faylar olmasına rağmen 1938 Kırşehir-Keskin depremi dışında üzerlerinde önemli sayılabilecek bir deprem olmamıştır. Bu faylar, sismik boşluklar olarak tanımlanmamış ancak bunların önemli derecede deprem potansiyeli taşıyan büyük faylar olarak düşünülmesinde yarar görüldüğünden dikdörtgen alanlar içerisinde belirtilmiştir. Örneğin tarihsel kayıtlar, Tuzgölü fayı üzerinde önemli yıkıcı büyük depremlerin olduğunu belgelemektedir.
1989-1995 yılları arasında oluşmuş Ms ³ 4.0 olan depremlerin dışmerkezleri, özellikle Kırıkkale fayının güneybatı ucunda, Ecemiş fayının orta kısmında ve sürgü fayının batı ucunda yoğunlaşmıştır. Bu faylardan Kırıkkale fayı üzerinde oluşabilecek büyük bir deprem Ankara’yı önemli derecede etkileyebilir. Yine uzun süredir sismik olarak oldukça suskun olan Tuzgölü fayı üzerinde de Şereflikoçhisar, Aksaray ve Bor gibi önemli yerleşim alanları bulunmaktadır
Sismik Boşluk Nedir?
Sismik boşluk, fay hatları üzerinde meydana gelen gerilimin birikmesi sonucu ortaya çıkan, ancak henüz gerçekleşmemiş depremleri ifade eden bir terimdir. Jeolojik açıdan incelendiğinde, sismik boşluklar, zayıf veya hareketli olmayan segmentlerde, yüzyıllar boyunca depremlerin meydana gelmediği alanlardır. Bu boşluklar, deprem enerjisinin birikmesine neden olur ve bu durum, gelecekte yaşanacak büyük depremlerin habercisi olabilmektedir.
Fay hattı üzerindeki gerilim, zamanla artar ve bu gerilimin belirli bir eşiği aşması durumunda, sismik boşluk oluşturduğu bölge, aniden büyük bir depremle sonuçlanabilir. Bu nedenle sismik boşluklar, deprem riskini değerlendirmek amacıyla oldukça önemli bir kavramdır. Geçmişte yaşanan büyük depremler incelendiğinde, belirli bölgelerdeki sismik boşlukların, geçmişteki depremlerden sonra uzun süre deprem yaşanmayan alanlar olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuç olarak, sismik boşluklar, yerbilimciler ve mühendisler tarafından dikkatle izlenmesi gereken unsurlar arasında yer almaktadır. Bu bilgiler, deprem riski ve yönetimi konusunda alınacak önlemlerin belirlenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Sismik boşlukların doğru bir şekilde tanımlanması ve analiz edilmesi, gelecekteki depremler için hazırlıklı olmanın anahtarıdır.
Sismik Boşluk Tanımı ve İlk Çalışmalar
Kabuk içerisinde gerilmelerin sürekli olarak artması sunucu , jeolojik yapıların direnim gücünü aşacak düzeye erişince, aniden boşalması ile deprem meydana gelmekte ve yüzeyde faylanmalar oluşmaktadır. Uzun faylar boyunca, uzun süredir depremlerin olmadığı kısımlar, gelecekte deprem oluşturma potansiyeli yüksek olan yerler olarak tanımlanmaktadır. Mogi (1979a) tarafından bu kırılmadan kalan kısımlar birinci tip sismik boşluk olarak tanımlanmıştır. Omori (1909), İtalya’nın güneyinde 28 Aralık 1908 de oluşmuş Messina depremini ve geçmiş depremleri incelemiş ve gelecekteki bir depremin bu bölgede kırılmadan kalmış bir segmentte oluşabileceğini ileri sürmüştür. Nihayet 13 Ocak 1915’de bu boşluk olarak gösterilen yerlerden bir tanesi üzerinde büyük bir deprem meydana gelmiştir.
Bazı durumlarda, büyük bir deprem oluşmadan önce, büyük depremin odak bölgesinden uzakta yer alan bölgelerde yoğun mikro deprem etkinliği görülür. Büyük bir depremden önce odak bölgesinde bir çeşit haberci olaylara işaret eden bu sismik suskunluk, ilk defa Inouye (1965), tarafından ikinci tip sismik boşluk olarak tanımlanmıştır.
Türkiye’deki Sismik Boşluklarla ilgili Çalışmalar
İhsan Ketin 1948 Kuzey Anadolu Deprem Kuşağının Erzincan’dan Bursa’ya Kadar uzanan Büyük bir doğrultu atımlı fay olduğunu keşfetti.
Deprem tehlikesinin belirlenebilmesi ve zararlarının en aza indirilmesi çalışmalarında ilk adım, diri fay haritasının hazırlanmasıdır. Bu amaçla 1991 yılında Şaroğlu vd. tarafından Türkiye’nin diri fay haritası yapılmıştır.
Türkiye’de aletsel döneme ait veriler, 1900’lü yıllardan sonra deprem istasyonlarının kurulması ile başlamıştır. Diğer yandan, Türkiye’de tarihsel depremler ile ilgili kayıtlar Milattan Önce 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Bu tarihsel deprem kayıtları ile ilgili, (Pınar vd. 1952; Ergin vd. 1967 ve 1971; Shebalin vd. 1974; Alsan vd. 1975; Erdik vd. 1978; Soysal vd. 1981) tarafından derlenmiş birçok katologlar bulunmaktadır. Tarih-öncesi depremlere ait bilgiler, (Okumura vd. 1994-Gerede, Erzincan, Suşehri ve Havza; Demirtaş, 1994, 1995, ve 1996a- Mudurnu Vadisi ve Dinar-Çivril Fayı; Barka 1994-Erzincan; Ikeda 1988-İznik-Mekece; Ikeda vd., 1991-Mudurnu Vadisi segmenti, gibi) birkaç araştırıcı tarafından Türkiye’de 1990’lı yılların başlarında başlayan ve paleosismolojik çalışmaların temelini teşkil eden trench (hendek) çalışmaları ile elde edilmeye başlanılmıştır.
Uğur Kuran 1980 yılında Türkiye’nin Kırık İlerleme haritasını yayınladı. Sismik boşluklar bu haritada yer aldı.
Türkiye’de saptanan sismik boşluklar sadece geçen yüzyıl (1900-1995) içerisinde oluşan depremlerle değerlendirilmemiş aynı zamanda tarihsel kayıtlar (M.Ö. 2000-M.S. 1900) ile de karşılaştırılarak belirlenmeye çalışılmış ve paleosismolojik çalışmalar ile kısa süreli deprem tahminlerine ışık tutmak amacıyla son yüzyıl (1900-1995) içerisindeki sismisitenin değişimi ile güncel sismisitenin bu boşluklar içerisindeki dağılımları ayrıntılı olarak araştırılmıştır.
Ayrıca deprem tekrarlanma aralıklarının normal faylarda doğrultu atımlı faylara nazaran daha uzun ve dalma-batma zonlarındaki depremlerin daha kısa tekrarlanma aralıklarına sahip oldukları, dünyanın değişik yerlerinde yapılan paleosismoljik çalışmalar ile ortaya konmuştur.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi tarafından hazırlanan "Türkiye’nin Sismotektoniği" konulu raporda (R.DEMİRTAŞ, R. YILMAZ)( 1996 ), Türkiye’de büyük deprem üretmesi beklenen aşağıdaki sismik boşlukları yayınladılar. Bu boşluklardan zamanımıza kadar bazılarında öngörülen depremler oldu.
1- Yedisu fayı (Erzincan): Uzunluğu 90 km. Kuzey Anadolu Fayı (KAF) üzerinde. En son 1784te deprem üretti. 7den büyük deprem bekleniyor
2- Orta Marmara fayı: 110 km. KAFın kolu. Marmara Denizinde. En son 1766da deprem üretti. 7 veya üzerinde deprem bekleniyor.
3- İznik Geyve - Mekece fayı: 100 km. KAFa bağlı yan faylardan biri. 600 yıldır sessiz. 7nin üzerinde deprem üretebilir.
4- Çelikhan - Türkoğlu fayı (Adıyaman - Maraş): 145 km. Doğu Anadolu Fayı (DAF) üzerinde. Son olarak 1513te deprem üretti. 7 - 7.5 arasında deprem öngörülüyordu, 2023 Pazarcık depremi (7.7) oldu.
5- Palu - Sincik fayı (Elazığ - Bingöl - Adıyaman): 115 km. DAF üzerinde. Son olarak 1789da deprem üretti. 50 bin insan öldü. 7den büyük deprem bekleniyordu, 2020 Elazığ Doğanyol’da (6,8) deprem oldu.
6- Gevaş fayı (Van): 70 km. 1646dan beri suskun. 6.5 - 7 arası deprem bekleniyordu, 2011 Van depremi (7.2) oldu
7- Anagüncel fayı (Hakkâri Yüksekova): 200 - 250 km. Son deprem bilinmiyor. 7den büyük deprem bekleniyor.
8- Gökova fayı (Muğla): 30 km. Son deprem tarihi bilinmiyor. 6.5lik deprem bekleniyordu, 2017 Gökova depremi (6.6) oldu.
9- Antalya Körfezi fayı: Giritten İskenderuna uzanan Helenik - Kıbrıs fayı üzerinde bulunuyor. 100 km. Son deprem bilinmiyor. 7 - 7.5 arasında deprem üretebilirdi, 28 Aralık 2013 tarihinde Akdeniz'de Antalya körfezinde ( 6.0 ) deprem oldu.
10- Aksu fayı (Antalya): 100 km. Aksu deresi boyunca Ispartaya uzanıyor. Ispartadaki antik kentleri yıkan fay. 2 bin yıldır suskun. 6 ile 7 arasında deprem üretebilir
11- Ardahan fayı (Kars): 100 km. Birkaç bin yıldır deprem üretmiyor. Büyüklüğü 6 - 7 arası deprem potansiyeli var.
12- Çayırlı - Aşkale fayı (Erzurum): 30 km. KAFı kesen faylardan. 6 ila 6.5 büyüklüklerinde deprem üretebilir.
13- Kıbrıs Zafer Burnu fayı: Yaklaşık 100 km. Helenik - Kıbrıs fayı üzerinde. 7 büyüklüğünde deprem üretebilir. Son deprem tarihi bilinmiyor.
14- Tuzgölü fayı (Aksaray): 250 km. Koçhisar - Aksaray - Bor arasında. 5 - 10 bin yıldır suskun. 7nin üzerinde deprem üretebilir.15- Ecemiş fayı (Kayseri): 250 - 300 km. Kayseriden Mersine kadar uzanıyor. 10 bin yıldır suskun. 7nin üzerinde deprem potansiyeli var.
15- Bergama - Zeytindağı fayı (İzmir): 30 - 50 km. Son deprem tarihi bilinmiyor. 6 ile 7 arasında deprem üretebilir.
16- Argahani sismik Boşluğu : Son yüzyılda üzerinde herhangi bir deprem gözlenmeyen Sultandağı fayı (Argithani boşluğu) üzerinde 15 Aralık 2000( 6.0) ve 3 Şubat 2002 ( 6.0) Akşehir depremleri oldu.
17- Adana Andırın sismik boşluğu 1998de Adana’daki Ceyhan - Yaka pınar fayları üzerinde (6.8) Büyüklüğünde deprem oldu. beklenen sismik boşlukları saptandı.
Sismik boşluklar, fay hatları üzerinde birikme sürecindeki gerilimin artmasına işaret ettiğinden, bu bölgelerdeki izleme ve araştırmaların arttırılması gerekmektedir. Uzun süreli gözlemler ve jeolojik çalışmalar, hem bölge halkının bilinçlendirilmesi hem de yapılaşmanın sismik risklere karşı daha dirençli hale getirilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda, Türkiye'nin sismik boşluklarını tespit etmek ve riskleri minimize etmek amacıyla çok disiplinli bir yaklaşım geliştirilmelidir.
Sonuç olarak, Türkiye’deki sismik boşluklar, jeolojik yapının sunduğu tehlikelere dair önemli ipuçları sunmakta olup, bu alanlarda gerçekleştirilecek araştırmalar, gelecekteki depremler açısından hazırlıklı olunmasını sağlayacaktır. Bu nedenle, sismik boşlukların tespiti ve izlenmesi, ulusal bir öncelik haline getirilmelidir.
Deprem olma ihtimali yüksek sismik boşlukları sırasıyla irdeleyecek olursak
Marmara Fayı Sismik Boşluğu
Marmara fayı üzerinde depremsellik yönünden suskun olan(Sismik boşluk) bir ucu Silivri açıklarında ve diğer ucu da Avcılar'ın güneyi olan Kumburgaz fay segmentidir.
Deniz tabanında yapılan jeoloji, jeodezi ve sismoloji çalışmaları Kumburgaz fayının çok uzun bir süredir kırılmadığı, kilitli olduğu ve Marmara Denizi’nde olması beklenen depremin üzerinde olacağı düşünülen fay segmentidir.
Bursa Geyve-Mekece-İznik-Gemlik Fayları
Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın güney kolu olan Geyve-Mekece-İznik-Gemlik fayları da yüzyıllardır uyku halinde., en son1065(Geyve) 1419 (Gemlik) ile kırılmıştır. Bu fay Kuzey Kol'a göre çok daha az hareketli olmasına rağmen uzun süredir sessiz olmasıyla 7 büyüklüğü deprem üretecek enerjiye sahiptir.; bu depremin 6.5-7.0 aralığında olması durumunda Büyük şehirlerimizden Bursa’da ve çevresindeki ovalarda Yerel zemin koşullarının kötü, dayanıksız binaların çok olduğu, Gemlik, İznik, Bursa, Gölcük, Yalova, İzmit, Yenişehir, İnegöl, Mudanya vb yerleşim yerlerinde yıkım çok fazla olacaktır. Gemlik gibi gevşek-suya doygun bataklık çökellerinin deprem hareketini kat kat büyütecektir. Buralarda depremin yıkıcılığı çok yüksek olacaktır.
Yedi Su Fayı Sismik Boşluğu
Yedisu Fayı Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) doğu kesiminde, Erzincan Havzasının doğusu ile Bingöl iline bağlı Yedisu ilçesi arasında yer alır. Yedisu sismik boşluğu K70B konumlu ve yaklaşık 75 km uzunluktadır.
Yedisu Fayı’nın son olarak 1784 yılında kırıldığını ve son depremin üzerinden günümüze kadar 241 yıl geçtiğini göstermektedir. Bu segment üzerinde yapılmış paleosismolojik araştırmalar ışığında depremin tekrarlama periyodunun 245±55 yıl olarak belirlenmiştir. KAF’nın deprem tekrarlama periyoduna bakıldığında Yedisu Fayı’nın deprem tehlikesi taşıdığı açıktır.
Kırılması beklenen fayın parametreleri hesaplandığında Mw7.1±0.1 büyüklüğünde bir depremin oluşacağı öngörülmektedir. Yedisu fayında oluşacak depremin civarındaki yerleşim yerlerini etkileyeceği açıktır. Olası deprem Erzincanı, Erzurum ve güneyindeki ilçelerini, Bingöl, Tunceli , Muş ve kuzeyindeki ilçelerini ve çevredeki diğer illeri etkileyecektir
Kıbrıs Zafer Burnu Fayı Sismik Boşluğu
Ölü Deniz Fay Zonu (ÖDFZ), Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ve Ege-Kıbrıs Yayı (EKY) üçlü kavşak bölgesi ve civarı (Zafer Sismik Boşluğu, 1063 ve 1157 depremlerinin olduğu kısım) geçmişte 7.0 üzeri depremler üretmiştir.1900-1995 yılları arasında herhangi bir büyük yıkıcı depreme maruz kalmaması ve günümüzde kümülatif olarak sismisite artışları göstermesi, Helenik-Kıbrıs yayının Antalya Körfezi ile İskenderun Körfezi arasında yer alan bölümü boyunca yüksek deprem oluşturma potansiyeline sahip olduğunu işaret etmektedir.
Tuz gölü fayı (Aksaray):
250 km uzunluğunda 9-33 km uzunluğunda segmentlerden oluşuyor en önemli segmenti 27 km uzunluktaki Akhisar- Kılıç segmenti.. Koçhisar - Aksaray - Bor arasında. 5 - 10 bin yıldır suskun. 7’ nin üzerinde deprem üretebilir.
Kayseri Fayları
Ecemiş fayı, Erkilit Fayı, Yeşilhisar fayı (Kayseri): 250 - 300 km. Kayseri’den Mersine kadar uzanıyor.1714,1717,1835 depremleri olmuş . 7nin üzerinde deprem potansiyeli var.
Ardahan fayı (Kars):
100 km. Birkaç bin yıldır deprem üretmiyor. Büyüklüğü 6 - 7 arası deprem potansiyeli var.
Çayırlı - Aşkale fayı (Erzurum
30 km. KAF'ı kesen faylardan. 6 ila 6.5 büyüklüklerinde deprem üretebilir.
TÜRKİYE DE OLAN TARİHİ BÜYÜK DEPREMLER
İstanbuldaki Tarihi Büyük Depremler
(Şiddeti IX, X) 325-1894 Yılları Arası
Deprem Tarihi | Şiddeti |
325 | IX |
427 | IX |
478 | IX |
553 | X |
865 | IX |
986 | IX |
1344 | IX |
1462 | IX |
1509 | X |
1659 | IX |
1766 | IX |
1894 | X |
DEPREMLER ARASINDAKİ EN KISA ZAMAN ARALIĞI = 47 YIL
DEPREMLER ARASINDAKİ EN UZUN ZAMAN ARALIĞI = 358 YIL
ORTALAMA ZAMAN ARALIĞI =143 YIL
1509 Büyük İstanbul Depremi,
10 Eylül 1509 tarihinde merkez üssü Marmara Denizi'nin kuzeydoğusu merkeze 29 km uzaklıktaki Adalar'ın güneyinde (Muhtamelen Adalar Segmenti)meydana geldi , 7.2 Ms (± 0.8) büyüklüğünde, X şiddetinde meydana gelen depremde 4 bin ila 13 bin arasında kişi hayatını kaybetti, 10 binden fazla kişi yaralandı, yaklaşık 1070 hane yıkıldı ve binlerce yapı ağır hasar aldı. Ayrıca depremin ardından oluşan ve yüksekliği bazı yerlerde 6 metreye varan tsunami dalgaları şehrin surlarını aşarak güzergahı üzerindeki semtlere ağır hasar verdi. En büyük yıkımın İstanbul'da olduğu depremin etkisi Bolu'dan Edirne'ye kadar hissedildi .Surlar zarar gördü. Haliç kıyılarında derin çatlaklar oluştu. Oluşturduğu ağır hasar sebebiyle halk arasında "Küçük Kıyamet" (Kıyamet-i Suğra) olarak adlandırılan deprem, son 500 yıl içinde Marmara bölgesinde gerçekleşmiş olan en büyük ve en yıkıcı depremlerden birisi olarak kayıtlara geçti.
1894 İstanbul Depremi
Marmara fay sisteminde şiddeti X, XI büyüklüğü 7,3-7,5 olarak tahmin edilen büyük bir deprem meydana geldi ve yarıçapı 400 km’yi aşan bir alanda sarsıntısı hissedildi, haftalarda artçı sarsıntıları devam etti ve hasarı artırdı. Resmî ölü sayısı 363 tür. Camiler, kiliseler, sinagoglar, kamu binaları, hastaneler, okullar, çarşılar ve evler ile İstanbul yaygın hasar gördü. 10.000 civarında binanın depremden ciddi şekilde etkilendiği tahmin edilmektedir. En ciddi yıkım ve tahribat Marmara kıyılarında ve tarihî yarımadada ve bilhassa Fatih, Edirnekapı, Topkapı ve Haliç kenarındaki semtlerde toplanmıştı., Adalar da ciddi bir şekilde etkilendi. Kınalı ve Heybeliada’da (. KB-GD doğrultulu 200 m) ve Ambarlı’da (DB 3km) yarıklar oluşmuştur. Marmara denizinin kuzeyinde Küçükçekmece kartal arasında dalga yüksekliği 6 m ‘yi bulan tusunami meydana geldi.
Sultan II. Abdülhamid Yunan Ulusal Gözlemevi yöneticisi Demetrios Eginitis’i İstanbul’a davet etti ve depremlerin sebeplerine dair rapor hazırlamakla görevlendirdi. Maçka’da ilk sismolojik gözlemevi kuruldu. Cumhuriyet’in kuruluşunu müteakiben Kandilli ’ye taşındı
İZMİT-İZNİK-İZMİR-ERZİNCAN BÜYÜK DEPREMLERİ
İZMİT-İZNİK-BURSA DEPREMLERİ | ERZİNCAN DEPREMLERİ | İZMİR DEPREMLERİ |
Deprem Tarihi | Şiddeti | Deprem Tarihi | Şiddeti | Deprem Tarihi | Şiddeti |
29 | IX | 1045 | IX | 17 | X |
170 | IX | 1268 | IX | 177 | X |
350 | IX | 1458 | X | 688 | IX |
447 | IX | 1482 | X | 1389 | IX |
715 | IX | 1584 | IX | 1668 | IX |
1509 | X | 1890 | IX | 1880 | IX |
1719 | IX | 1939 | XI | 1889 | IX |
| | 1992 | XI | | |
Antakya’da olan depremler
Antakya, tarih boyunca birçok büyük ve yıkıcı deprem yaşamış, jeolojik yapısı ve fay hatlarının etkisiyle depremsellik açısından hep riskli bir bölgede yer almıştır. Hatay ilinin merkezi olan Antakya, hem kültürel hem de tarihî yapısıyla önemli bir yerleşim yeridir. Ancak, Doğu Anadolu Fay Hattı ile Ölü Deniz Fay Hattı'nın kesişiminde bulunması sebebiyle sık sık depremlerle karşı karşıya kalmıştır. İşte Antakya’da tarihten bugüne yaşanan önemli depremler: