3 Mayıs Türk Milleti’nin yeniden dirilişinin ve uyanışının günüdür. Türk Milleti’nin maddi ve manevi varlığına kastedenlere karşı gösterdiği anlamlı duruşun başlangıcı olan bu kutlu tarihtir. ÜLKÜTEK olarak Türk milliyetçilerinin mücadele tarihine altın harflerle yazılan bu anlamlı gününü kutluyoruz. 3 Mayıs ruhunun Türk milletinin onurlu geleceğine ışık tutacağına yürekten inanıyoruz. Başbuğumuz Alparslan Türkeş başta olmak üzere, kıymetli fikir adamı Hüseyin Nihal Atsız’ı ve zorlu bir dönemde adını tarihe yazdıran bütün dava büyüklerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun Dünya Türklerinin dayanışmasını birlikte hareket etmesini birleşmesini öngören Turan fikri maalesef 2. Dünya savaşı sonrası Sovyetlerin yayılma politikalarından çekinen o dönemin yöneticilerinin basiretsiz tutumu ile Türk Milliyetçilerini hedefe alarak yargılamış ve her türlü eza ve işkenceye tabi tutmuşlardır. Türk Milliyetçiliği tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olan 3 Mayıs 1944 hadisesinin üzerinden tam 80 yıl geçmiş bulunmaktadır. O vakte kadar fikri sahada müdafaa edinilen Türk milliyetçiliği 3 Mayıs miladıyla aksiyoner safhaya taşınmıştır. Türk Milliyetçiliğinin siyasi ve sosyal bir harekete dönüşümünün temellerini atmıştır. Bugün dün hayal olarak görülen Türk Devletleri Teşkilatı kuruluşu gerçekleşmiştir. Türk Devletlerinin birlik ve dayanışma ilişkileri günden güne artmaktadır. Bugün Türk milliyetçilerinin ülküleri gerçekleşme yoluna girmiştir. Dün hayal olarak görülen Türklerin birliği fikri Sovyetlerin dağılıp Türk devletlerinin bağımsızlığa kavuşmasından sonra adım adım gerçekleşmeye başlamıştır. Güncel politik çekişmeler ve gündelik ekonomik sıkıntılar bu gelişmeleri maalesef ikinci plana itiyor.
2021 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Konseyinde, Türk Devletleri Teşkilatı Sekizinci Zirve Bildirisi yayınlandı. Zirve Bildirisi'nde, Türk Dili Konuşan Ülkeler İş birliği Konseyi'nin adının "Türk Devletleri Teşkilatı" olarak değiştirilmesi kararlaştırıldı. Adım adım Türk birliğine giden süreci yaşıyoruz. Dün Türklerin birliğini hayal olarak görenler bile bu surecin içine yer alıyorlar. Tam 80 yıl önce, yani 3 Mayıs 1944'de Türk milliyetçileri geçtiğimiz yüzyıla adeta damga vurmuşlardır. Onların öngörüleri adım adım gerçekleşmeye başlamıştır. Türkçülüğün bayraktarı olan kahramanlar samimiyet, inanç, irfan ve fedakârlık imtihanından hiç ödün vermeden, hiçbir tavize yanaşmadan alınlarının akıyla çıkmışlardır. 1944 yılında, İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç davası aslında Türk milliyetçiliğinde dönüm noktasıdır. Türkçülüğün, Türk milletini sevmek ve yüceltmek olduğunu anlamayan dar ve taassup dolu kafalar onca şerefli ismi işkencelere tabi tutmuşlardı. 3 Mayıs'ın simgeleri, ne hazindir ki, vatan hainliğiyle suçlanmıştı. Tahtakurusu, bit ve sivrisinekten geçilmeyen, tavanı basık, penceresi olmayan hücrelere atılmışlardı. Bir insanın içinde ancak ayakta durabilecek kadar alanı bulunan, oturmanın, sağa-sola dönmenin mümkün olmadığı tabutluklarda inanmış Türk milliyetçileri eziyet görmüşlerdi. Dönemin savcısı Kazım Alöç ve emir aldığı çevreler akıllara durgunluk veren yöntemlerle Türklüğün gururunu fikir ve duyguda özümsemiş milliyetçileri susturmak, sindirmekle uğraşmışlardır. Sanıyorlardı ki, milliyetçiliğin sembol isimleri geri adım atacaklardı. Umuyorlardı ki, milliyetçiliğin toplumsallaşması önlenecek, ırkçılık suçlamasıyla beli doğrulamayacaktı. Sovyetler Birliği'ne zeytin dalı uzatma kurnazlığıyla hareket edenler Turancılığı baskı ve kuşatma altına almayı kendilerine amaç tayin etmişlerdi. Dün hiçbir güç Türk milliyetçiliğinin haklı davasını engelleyemediler, Türk Milliyetçileri en zor koşullarda milli mücadeleyi vererek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdular. 3 Mayıs kumpaslarından alınlarının hakkıyla çıktılar. Bugün hiçbir güç Türk Milliyetçilerinin ülkülerini gerçekleştirmelerine engel olamayacaktır. Türk birliğine karşı çıkanların bugün de emellerine muvaffak olmaları artık mümkün değildir. Artık Türklerin birliği fikri geniş kitlelerce benimsenmektedir. 3 Mayıs'ın emanetleri bizimledir. 80 yıl önce, milliyetçiliğin varlık mücadelesini korkmadan veren, ülkülerini çekinmeden savunan ve şu anda hayatta olmayan büyüklerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. İsmini sayamadığım, saymaya da vaktimizin yetmeyeceği nice büyüklerimizin hizmetleri Türk tarihine altın harflerle kazınmıştır. Dört yüz çadırlık Türkmen obasında üç kıtanın haritasını çizmiştik. Cihat ve gazayla fütuhatımızın zafer duasını yapmış, Mehteranımızın gür sesini aleme işittirmiş, Üç Hilali kürenin başına tuğ diye dikmiştik. Coğrafyaları, ülkeleri, milletleri, kültürleri, dinleri, mezhepleri Ötüken ilkeleriyle, Söğüt ruhuyla, Oğuz nesliyle, Türk milletiyle tanıştırmıştık. Fakat zaferlerimiz kalıcı olmadı, olamadı. Türk milleti ve Türk milliyetçiliği geçmişte yaşanılan travmalardan, muhatap kalınan acılardan ve ihanetlerden ders çıkarmıştır. Aziz milletimiz, son yurduna, şehit kanıyla çizilmiş sınırlarına, asli unsurun ocağına gözleri ve hatıraları arkada kalarak dönmüştür. Şunu kesinlikle söylüyor ve idrak hastalığına yakalanan milli seciye yoksunlarına bildiriyorum: Bu tarihten sonra büyük Türk milleti için dönülecek başka toprak parçası, gidilecek başka göç güzergâhı ve verilecek başka vatan köşesi asla, ama asla kalmamıştır. Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise büyük Türk milletidir. Ya bu vatanda yaşayacağız ya da bu vatan uğruna seve seve can vereceğiz. Dünya Türkleri en nihayetinde birlikte bir bütün olarak hareket edecektir. ÜLKÜTEK olarak Türk milliyetçilerinin mücadele tarihine altın harflerle yazılan bu anlamlı gününüzü kutluyoruz ve 3 Mayıs ruhunun Türk milletinin onurlu geleceğine ışık tutacağına yürekten inanıyoruz. Başbuğumuz Alparslan Türkeş başta olmak üzere, kıymetli fikir adamı Hüseyin Nihal Atsız’ı ve zorlu bir dönemde adını tarihe yazdıran bütün dava büyüklerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun |