HEYET-İ NASİHA’DAN AKİL ADAMLARA PDF Print E-mail
Tuesday, 16 April 2013 07:58

Mondros Mütarekesi sonrası Osmanlı devleti topraklarını parçalamak isteyen emperyalist devletler, azınlıkları kışkırtarak ermeni ve Kürtlere ABD başkanı “Wilson İlkeleri”ne dayanarak bağımsızlık vermek istediler. Bunun üzerine ayaklanan Türk milletini yatıştırıp, bölünmeye razı etmek üzere görevlendirilen ve adına “heyet-i nasiha” denen heyetler kuruldu.

 İstanbul Hükümeti tarafından oluşturulan bu heyetin başlıca görevi işgal güçlerine karşı özellikle  İngiliz ve yunan işgallerinin olumsuzluğunu örtbas etmek ve halkın milli mücadeleye katılmasını önlemekti. Anadolu’da başlayan direnişi yatıştırmak amacıyla halka öğüt vermekle görevlendirilen ve bazı şehzadelerin de başkanlığını yaptığı bu heyet, barışın, ancak koşulsuz teslim ve düşmanı kızdırmamakla sağlanacağına dair propaganda yapmaya başladı.  Heyet Erzurum ve Sivas Kongreleri’nden sonra etkisini tamamen yitirdi. Türk milli mücadelesi bütün bu planları, ihaneti, gizli-açık anlaşmaları yırtıp attı. Bütün mücadelelerine rağmen, Türkiye’yi bölmek, Ermenistan ve Kürdistan’ı kurmak isteyen emperyalist güçler, yeni bir Türk Devletinin kurulmasına engel olamadılar

 

 

Heyet-i nasîha’nın (nasihat heyetleri) kuruluşu: şehirlerin yönetimi ve vilayetlerde yapılacak ıslahatın uygulanmasıyla ilgili olarak 31 mart 1919’da sadaret’de bir toplantı yapıldı3. aynı günlerde sadrazam damat Ferid paşa, şehzadeler başkanlığında vilâyetlere, mülkiye, ilmiye ve askeriyeden seçilecek kişilerden oluşacak birer “heyet-i fevkalâde” gönderilmesi fikrini benimsedi. sadrazama göre heyetler, “hukuk-u mukaddese-i devlet ve milletin sıyanetine çalışılacağı” hakkında halka, padişah adına teminat vereceklerdir.

Damat Ferid, 5 nisan 1919’da İngilizlerin İstanbul’daki temsilcisi webb’i ziyaret ederek, taşradaki karışıklık ve huzursuzluğa son vermek üzere, kuvvetli bir merkezî hükümet komitesi kurulacağını, sonra da söz konusu heyetlerden iki tane gönderileceğini ve bunların hükümet adına tam yürütme yetkilerine sahip bulunacaklarını açıkladı. bu komite ve heyetlere İngiliz subaylarının da katılmasını istedi. webb, buna imkân olmadığını, bununla birlikte, İngiliz denetim subaylarının komisyonlara yerel şartlar ve şikâyetler konusunda bilgi vererek yardımcı olmalarının buyrulmasını rica edeceğini söyledi.

Sadrazam Damat Ferid’e göre heyet-i nasiha’nın vazifesi, “daha ziyade manevidir. vazifesi, ahaliye selâm-ı şahaneyi tebliğ etmek, padişahımızın kendilerini düşündüğünü anlatmak ve ân-ı hazırda kalb-i hümayunlarının da tebaanın kalbi gibi rencide olduğunu anlatmaktır…

Bu heyet, Türklere, “Rum ve Hıristiyan kardeşlerinize iyi davranın, onları öldürmeyin, işkence etmeyin” demeye gidiyordu… Yunanlıların, Avrupa’da, Türklerin Rumları öldürdüğü yolundaki propagandası sonucu İngilizler bâb-ı âli’ye başvurarak Rumlara karşı girişilen katliamın durdurulması için tedbir alınmasını istedi. Bu teklif hemen kabul edildi ve sözü edilen nasihat heyeti kurulup yola çıkarıldı. Yunanlılarla İngilizlerin istediği de zaten bu idi. bâb-ı âli, Anadolu’ya heyet göndermekle, Rumlara zulüm yapıldığını, onların toplu halde öldürüldüğünü resmen kabul etmiş oluyordu.  Gerçekte Türklerin, Rumlara işkence etmeleri, onları toplu halde öldürmeleri söz konusu olmadığı gibi Ermeni ve Rum ayrılıkçı çeteleri Türkleri öldürüyorlardı.

Heyet-i nasiha hakkında ki o günkü İstanbul basınının değerlendirmeleri:

İkdam : “anasır-ı muhtelife arasında ortaya çıkan nifakın izalesi.”

Alemdar : “teftişat icrasıyla beynelanasır muhâdenet (dostluk) ve meveddetin (sevgi) iade ve temini.”

Sabah : “ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i haziranın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayrhahaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ…”

Vakit : “memalik-i Osmaniye’de yaşayan muhtelif anasır arasında vifak (uyum) ve meveddetin iade ve temin-i idamesi… ve selâm-ı mahsusu tebaya tebliğ etmek”.

Takvim-i vakayı : “savaşın felâketlerinden müteessir olan tebaaya padişahın selâmını iletmek

Bu günkü akil adamlar heyeti gibi, nasihat heyetleri!

-Heyet-i nasiha’nın kuruluş talimatını sadrazam Damat Ferit paşa verdi.

(fikir, Sait molla tarafından ortaya atıldı)

Damat Ferit Paşa, 5 nisan 1919’da, İngilizlerin İstanbul temsilcisi Webb’i ziyaret ederek heyetlerin işlevleri hakkında bilgi verdi ve heyete İngiliz subayların da katılmasını istedi. Webb, İngiliz subayların katılmasını istemedi.

-Heyet-i nasiha, yedişer kişiden oluşacak ve iki heyete şehzadeler başkanlık edecektir.

-Heyetlerde Rum,ermeni ve Kürtler mutlaka bulunacaktır.

-Heyetler, Anadolu’nun çeşitli yörelerini gezecekler ve halka uzlaşma ve vatandaşlık hissi telkin edeceklerdir.

-Heyetler, barışın ancak koşulsuz teslim ve düşmanı kızdırmamakla sağlanacağını anlatacaklardır.

Mütareke yıllarındaki İstanbul basınının heyet ile ilgili değerlendirmeleri;

-İkdam: anasır-ı muhtelife(çeşitli unsurlar) arasında ortaya çıkan nifakın ortadan kaldırılması.

-Sabah: ahaliyi irşad ve tenvir.

-Vakit: memalik-i Osmaniye’de yaşayan çeşitli unsurlar arasında uyum sağlamak.

Heyet, Anadolu’yu dolaştı. Basın bu heyetlerin çalışmalarını coşkuyla destekledi.

Fakat Türk milli mücadelesi bütün bu planları, ihaneti, gizli-açık planları yırtıp attı. Bütün mücadelelerine rağmen, Türkiye’yi bölmek, Ermenistan ve Kürdistan’ı kurmak isteyen emperyalist güçler, yeni bir Türk devletinin kurulmasına engel olamadılar…

Aradan tam tamına 94 yıl geçti. Neredeyse bir asır. Emperyalist devletlerin iştahları yeniden kabardı. Kendilerine göre bir yönetim buldular.

Türkiye Cumhuriyeti yaklaşık 30 yıldır PKK denen bir Bölücü terör örgütü ile mücadele ediyor. On binlerce asker polis ve vatandaşını bu terörist örgütün saldırılarıyla kaybetti. Türkler  içinde yaşayan hiç bir kimseye köken ve kültürlerinden dolayı ayrım ve soykırım vb eziyetleri yapmadı.  . Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi kendinden bildi. Türkler tarihin hiçbir döneminde Irkçı olmadılar Irkçılık yapmadılar. Bölücü terör örgütünün kanunsuz uygulamalarına karşı Devlet olmanın şartlarından dolayı mücadele etti. Ortada savaş yok, Savaşılan devlet yok. Sadece hapis cezası almış terörist örgüt elebaşı’ sı ve onun siyasi uzantıları var. Tüm bunlara karşın:

Türkiye’ye, Türk Milletine rağmen “sözde barış” getirmeye kalkışıyorlar.

Türk Milleti kimseyle savaşmıyor ki

Plan Heyet-i Nasiha ile aynı idi, fakat aktörler değişmişti.

Gitti sadrazam Damat Ferit, geldi …

Gitti İngiliz planları, geldi  ABD BOP Projesi.

Gitti İngiliz ajanı Sait Molla, geldi …

Gelelim günümüze;

*Akil adamlar kurulmasını başbakan Erdoğan açıkladı. Fikir kimden geldi ?

*Akil adamlar heyetleri yedi bölgeden 9’  ar kişiden olmak üzere 63 kişiden oluştu.

*Heyetlerde kürtçü-bölücülükten yargılananlar, Patrikhanenin avukatlığını yapanlar var.

*Heyetler Anadolu’nun çeşitli yörelerini gezecekler, Türk milletine “Türklüklerini” unutmalarını, milliyetçiliği nasıl ayaklar altına alacaklarını ve “Öcalan’a özgürlük- Kürdistan’a statü” sağlayacaklarını anlatacaklar.

*Erdoğan’a göre, heyetlerin görevi “meşverettir” yani “manevidir.”

*Heyetler barış sürecinin devamı için, susmak ve her şeyi kabullenmek gerektiğini anlatacaklar.

Bir ekstra var yeni anayasa yapılacak Türk adı çıkartılacak.

Devlet kurumlarının tabelalarındaki TC çıkartıldı. Millet tepki verince yanlışlık olmuş ben yapmadım dendi…

Türk basınının “akil adamlar” ile ilgili görüşleri İşgal döneminin İstanbul basını ile benzerlik gösteriyor;

CNN: sürece her şeyimizle destek vermeliyiz. Erdoğan ve Öcalan büyük risk aldılar.

NTV sahibinin sesi: milliyetçi duygular törpülenmelidir.

Damat medya: ulus devlet, üniter yapıdan vaz geçilmelidir.

Yandaş medya: Kürtçe eğitim ve öğretim olmalıdır. Atatürk-Atatürk milliyetçiliği ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” demek ilkeliktir.

“Tarih tekerrürden ibarettir” denir.

Bugün başımıza gelen olayların hiçbiri yeni değildir.  Tarihten ders almadığımız için, eskiden yaşananların ısıtılıp-ısıtılıp tekrar yeni formatta önümüze getirilmesidir.

Bu süreci yaşayarak göreceğiz.

Yüce dinimiz İslam’ı kendi siyasi ve ticari emelleri için kullananlarla, Türkiye’de huzur içinde yaşamaktansa, emperyalistlerin kölesi olmayı seçen Kürtçü-bölücüler, dönekler, eski solcular, yine bu sefer ki oyunun da kurucuları.

Yalnız unutulmaması gereken bir tarihi gerçek var;

Tarih tekerrürden ibaret ise, Bu ülkenin bölünmemesi için şimdi sıra yeniden kurtuluş savaşına mı geliyor?

Bu kez tarih sahnesinde “Büyük Atatürk” yok ama milyonlarca Türk Milliyetçileri var.

Türk Milleti olarak bize bu tezgâhı kuranlara Türk Milletinin kahredici şamarını indirmenin ayak sesleri yakındır.

 Bu ayak sesleri Bursa’dan duyuldu, İzmir, Adana, Erzurum, Konya, Elazığ, İstanbul, Samsun, Ankara ve tüm Türkiye’de çok yakında duyulacak.

 

 

 

Last Updated ( Tuesday, 16 April 2013 08:14 )
 
bayrak2.gif

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Anket

Sitemizin son hali hakkındaki görüşünüz:
 

Free template 'Feel Free' by [ Anch ] Gorsk.net Studio. Please, don't remove this hidden copyleft!