3 MAYIS YOLUMUZU AYDINLATIYOR PDF Print E-mail
Written by ulku2   
Monday, 02 May 2011 14:18

Bilindiği gibi, 600 yıllık Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun enkazları arasından, büyük bir milli diriliş, güçlü bir silkiniş ve kesin bir kurtuluş hareketiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin fikri temeli Türk milliyetçiğine dayanır. Türk milliyetçiliğinin Başbuğ liderlerinden olan M. Kemal Atatürk önderliğinde cumhuriyet esasına göre yeniden yapılandırılan Türk devleti, onun ölümüne kadar geçen sürede, daima bu temel düşünceye göre yönetilmiştir. İham kaynağı olan Türk milliyetçiliğinin kök salması ve etkinliğinin daim olması için Atatürk, Türk Dil Kurumunu ve Türk Tarih Kurumunu kurmuş ve geliştirmiştir. O biliyordu ki, milliyetçiliğin en önemli iki kaynağı; milli tarih şuuru ve milli dildir.

1938 ‘de O’nun ölümünden sonra milliyetçiliğe, Türkçülüğe verilen önem gittikçe azalmış, milli kültürün yerini kayıtsız şartsız Batı değerleri almaya başlamıştır. Yerellik ve millilik köklerinden yoksun bir evrensellik anlayışı özellikle kültür hayatımıza egemen olmaya başlamıştır. Bütün bunlara rağmen genç cumhuriyetimizin taze hafızasında köklü bir yer tutan Türk milliyetçiliği fikri hızı kesilmiş olsa da yaşamaya devam etmiştir.

 

Bir Demokratik Milli Silkiniş Hareketi: 3 Mayıs

 

Bilindiği gibi Türkiye 2. dünya Savaşı’na katılmamıştır. Buna rağmen ülkede hat safhada ekonomik ve siyasal sıkıntılar yaşanmakta idi. Seferberlik ilan eden Türkiye’ bir yandan savaşan cephelerin ciddi baskılarını yaşarken, diğer yandan savaşa girme ihtimalini düşünerek cılız ekonomik gücünü aşırı derecede zorlamakta idi. Dozajı giderek artan bu sıkıntılar vatandaşları canından bezdirecek seviyelere gelmişti. Böyle bir ortamda komünist fikirler ve dolayısıyla Sovyet etkinliği ivme kazanmaya başlamıştı. Sicilli komünistler eğitim öğretim yuvalarına sızmış, etkili yetkili görevlere getirilmeye başlanmıştı.

İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında dikkat çekici başarılar elde eden Nazilerin etkisiyle üstü örtülen komünist kadrolaşma hareketi Türk milliyetçilerinin dikkatinden kaçmıyordu. Diğer taraftan Hitler’e hoş görünmek isteyen mevcut yönetim Türkçü, hatta Turancı söylemlere ağırlık vermeye başlamıştı. Dönemin Başbakanı Rüştü Saraçoğlu 5 ağustos 1942’de TBMM kürsüsünden şöyle haykırıyordu:

“ Biz Türk’üz . Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir... Biz azalan ve azaltan bir Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan bir Türkçüyüz ve her vakitte bu istikamette çalışacağız..”

Böyle bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanının bu konuşması milliyetçi Türkçü aydınlar arasında büyük bir memnuniyet yaratmıştı. Bu aydınlardan biri olan Nihal Atsız çıkardığı Orkun dergisinde belli aralıklarla Başbakan Saraçoğlu’na iki açık mektup yazmıştı. Atsız, söz konusu mektuplarda, başbakanın bu konuşmasından duyulan memnuniyeti belirttikten sonra, devletteki komünist kadrolaşmaya isimler vererek dikkat çekmiş, Saraçoğlu’nun millet ve tarih önünde ciddi bir samimiyet sınavından geçtiğini belirterek, başbakanı konuşmasına uygun icraat yapmaya davet etmişti.

O dönemde yönetimi eleştirecek şekilde yayın yapmak ,görülmüş duyulmuş bir şey değildi. Her şey İnönü diktatörlüğünün kontrolünde, onun izni ve bilgisi dahilinde yapılırdı. Atsız’ın bu açık mektupları kamuoyunda büyük yankılanmalara sebep olmuş, özellikle üniversite öğrencileri toplanarak yürüyüşler yapmışlar, devletteki komünist ihanetin hesabının sorulmasını, devlet kadrolarının komünistlerden temizlenmesini istemişlerdi.

Milliyetçi Gençliğin ayrıca demokratik ve sosyal talepleri de vardı. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:

* TBMM tayin suretiyle doldurulmuştur, hür seçim yoktur.

* Cumhuriyet lâfta kalmıştır, idare şekli diktatörlüktür.

* CHP istismar ve istibdatla memleketi idare etmektedir. Halk sefalet içindedir.

* Suiistimal, sefahat, israf, rüşvet, soygunculuk gittikçe gelişmektedir.

* Milliyetçilik ve Türkçülük hareketlerine tamamen muhalif bir yola sapılmıştır.

* Türkiye'de İslâm düşmanlığı ilerlemiştir.

* Türk milletinin istikbali tehlikeye düşmek üzeredir .

Milliyetçi gençliğin bu kitlesel hareketi bizdeki ilk demokratik kitle eylemidir. Gençliğin milli duyarlılığından kaynaklanan bu demokratik gösteriler, İnönü tarafından, adeta yönetime karşı bir ayaklanma olarak algılanmış böylece ülkede bir Türkçü Turancı avı başlatılmış, haksız davalar açtırılmış, iftira dolu ithamlarla milliyetçi aydınlar suçlanmış, insanlık dışı işkencelerden geçirilmiştir.

2. dünya Savaşı’nın gidişatı değişmiş, Almanya geri çekilmeye başlamış, Sovyetler’in savaşı kazanacağı belli olmuştu. Sovyetlerin Türkiye’yi de işgal edeceği korkusuna kapılan devrin yönetimi, Rusya’yı teskin etmek, hatta memnun etmek için Alparslan Türkeş, Nihal Atsız gibi onlarca Türkçü Turancı aydını zulüm çarklarından geçirmiştir. Dış ve iç dengeler için kurban edilme kaderi cumhuriyet döneminde işte 1944 yılında başlamış,. bu gelenek 1980 yılına kadar devam etmiştir.

Savaşın sıcaklığı azaldıktan sonra mahkemenin verdiği yanlış kararlar bir üst mahkemeden dönmüş, Türk milliyetçileri beraat etmiş, ancak Türkçü Turancı olmak 1990 yılına kadar bir cürümün, bir günahın, ciddi bir suçlamanın muhatabı olmak anlamına gelmiştir. Ancak güneş uzun süre balçıkla sıvanamamış, tarih Türk milliyetçilerini haklı çıkarmış, millet onları kucaklamış, tek başına iktidara doğru taşımaya başlamıştır.

3 Mayıs Türk milletinin devletiyle vatanıyla onurlu bir şekilde kıyamete kadar yaşatma ülküsünün bir volkan gibi şaha kalktığı bir kutlu uyanışın adıdır.

3 Mayıs milli bağımsızlığın, ulusal gururun, demokratik taleplerin harekete geçtiği günün adıdır.

3 Mayıs Türk milliyetçiliğinin her türlü emperyalizme karşı iman dolu göksünü siper ettiği milli direnişin adıdır.

3 Mayıs Türk milliyetçiliğinin, Yunus’un deyişiyle;

“Dirilip Pınar olduğu, İrkilip Irmak olduğu, Akıp Denize dolduğu” , çileli fakat bereketli, uzun fakat sağlıklı bir büyük yürüyüşünün adıdır.

Bu yüce davanın yiğit evlatlarını, bilge liderlerini ve kutlu Başbuğunu minnet ve rahmet ile anarken, düne göre daha şuurlu, daha güçlü olarak, Milliyetçi Türkiye ülküsüne bir adım daha yaklaşmanın, tek başına iktidara yürümenin sorumluluğunu biliyor, hazzını yaşıyoruz.

Etem Manaslı

Kaynak: www.kutluyol.org

 

 

 

 

 

Last Updated ( Thursday, 03 May 2012 11:57 )
 
bayrak2.gif

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Anket

Sitemizin son hali hakkındaki görüşünüz:
 

Free template 'Feel Free' by [ Anch ] Gorsk.net Studio. Please, don't remove this hidden copyleft!