ENERJİ VERİMLİLİĞİ PDF Print E-mail
Written by ulku2   
Monday, 04 October 2010 15:03

Avrupa Birliği’nde ve Türkiye'de Enerji Verimliliğinin Enerji Sektöründe Beklenen Etkileri

 Enerji; ekonominin en önemli girdisi, dünya siyaset politikasını yönlendiren bir meta ve iklim değişikliği etkileri dolayısı ile dünyanın ekonomik, sosyal ve coğrafik düzeninin gelecekteki en etkin belirleyicisi.

Bu nedenle enerji politikası; gelişmiş ülkelerin ve özellikle de görünen gelecekte enerjide yüzde 70 dışa bağımlı hâle gelecek Avrupa Birliği’nde ülke yönetimlerinin enerji güvenliği açısından biraz da kaygı ile dikkatlerini yönelttikleri bir alan. Ayrıca dünyadaki aşırı petrol ve doğal gaz bağımlılığı, petrol fiyatlarındaki artış, dünya ekonomisini ve AB gibi bağımlılığı yüksek ekonomileri kötü şekilde etkiliyor. Petrol fiyatlarındaki yüzde 10’luk artış küresel GSYİH’yi yüzde 0,5 (ki değeri 255 milyar €) düşürüyor. Dünyadaki küreselleşme ve serbestleştirme insiyatifi, ekonomi üzerinde bu derece önemli olan enerji sektörünü bu sürecin önemli bir parçası hâline getirmiş durumda. Artık sanayileşmiş dünya, enerji sektörünü aynı şekilde yönetmek ve benzer hedeflere yöneltmek için çalışıyor. Tabiî ki Avrupa Birliği dünyada ortak hareket eden en büyük ekonomik ve siyasî topluluk olarak, enerji sektörünü tek pazar ve aynı program altında yönetmek isteyen grupların başında geliyor. Avrupa Birliği bununla da kalmayarak enerji kaynağına sâhip olmasa da enerji sektöründe en büyük tüketici gruplardan birisi ve enerji teknolojlerinin lider üreticisi olarak, dünya enerji politikasında da etkin olmak istiyor.

AB Enerji Stratejisi ve Verimlilik

Avrupa Birliği, bu hedeflerini gerçekleştirmek üzere; politika hedeflerini ortaya koyan Yeşil Tebliği 1997 yılından bu yana sürekli güncelliyor. En son Mart –Eylül 2006 tarihleri arasında görüşe sunulan Yeşil Bildiri, Avrupa ve vatandaşları için çok önemli olan bir enerji stratejisi ortaya koyuyor. 500 000 civarındaki enerji tüketicisine en ucuz fiyattan, kesintisiz ve sürdürülebilir enerji arzı en önemli hedef olarak alınmış durumda. AB enerji stratejisi bu dökümanda üçayak üzerine inşaa edilmiş. Birincisi Kyoto olarak da kısaca ifâde edilen sürdürülebilirlik; ikincisi Lizbon olarak ifâde edilen daha rekabetçi bir ortam ve ekonomik kalkınma ve üçüncüsü de enerjide, daha çok da doğal gazda, büyük ölçüde bağımlı olunan ülke olması nedeniyle Rusya seklinde ifâde edilen enerji güvenliği.

Yasal bir bağlayıcılığı olmayan ancak, enerji konusundaki politikanın somutlaştırılmasındaki diyalog dökümanı şeklinde tanımlanabilecek Green Paper, 6 öncelikli faaliyet alanı çerçevesinde 30 somut öneriyi içermektedir.

o Avrupanın ekonomik büyümesi ve isdihdamın arttırılması için enerji: Avrupa ortak enerji iç pazarı oluşumunun gerçekleşmesi: Tam rekabetçi serbest piyasa olmadan gelişmenin olmayacağı düşünülmektedir. Tam serbest piyasa hedeflenmektedir. 2007’den itibaren tüketicilerin büyük bölümünün tüketeceği enerjiyi Avrupa’daki istediği herhangi bir tedarikçiden alabilmesi programlanmıştır.

o Enerji arz güvenliğini sağlayan bir iç pazar: Üye ülkeler arası dayanışma: Enerji arzındaki problemler karşında ortak hareket etme kabiliyetinin geliştirilmesi, tek bir düzenleyici yapı altında toplanma.

o Enerji arzında arz güvenliği ve rekabeti sağlama: Daha sürdürülebilir, verimli ve çeşitlendirilmiş bir enerji mixi: Tüm ülkeler kendi enerji mixini seçmekte serbest olsalar da, ortak bir iç pazarda ülkelerin birirbirini etkilemesi sözkonusu, özelliklede CO2 emisyonu ülkelerin AB’nin stratejik hedeflerine göre hareket etmesini gerektiriyor.

o İklim değişikliği ile mücadelede entegre yaklaşım: iklim değişikliği âcil bir konu ve AB bu konuda dünya öncüsü konumunda. Enerji verimliliğinin arttırılması ve yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması sâdece iklim değişikliğine çözüm değil aynı zamanda AB enerji sektörünü etkileyen; yüksek dış bağımlılık oranı, enerji güvenliği, işsizlik, teknoloji önderliği gibi tüm sorunlarının çözümünde de önemli etkiye sâhip.

o Yenilik ve buluşların teşviki: AB için stratejik bir enerji teknolojisi plânının yaratılması: Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, temiz kömür yakma, karbon tutma teknolojilerinin yanı sıra, hidrojen ve yakıt pili gibi yeni enerji vektörleri ile ilgili yeni teknolijinin geliştirilmesi ve uygulamada yaygınlaştırılması yine enerji sektörünün sorunlarının çözümünde önemli ve ayrıca milyarlarca euroluk iş hacmi vaad eden bir alan

o Tek bir enerji dış politikasına doğru: Avrupanın enerji açısından karşı karşıya kaldığı tehditlerin başında olan enerji güvenliğinin enerjide yüksek oranlı ve gittikçe artma trendindeki dış bağımlılıktan kaynaklanması ve bu bağımlılığın özellikle Rusya gibi bazı ülkelerde yoğunlaşması, AB’nin enerjide ortak dış siyaset gütmesini gerektirmektedir.1

Yukarıda belirtilen altı faaliyet alanı çerçevesinde AB enerji sektöründe belirtilen sorunların çözümü amacıyla 30 adet tanımlı önlem arasında bir dizi talep tarafı önlem de öngörülmektedir. Yüzde 20 olarak belirlenen ve yıllık değeri 60 milyar € olan Almanya ve Finlandiya’nın bugünkü enerji tüketimine eşdeğer enerji tasarruf potansiyelinin bu talep tarafı önlemlerle geri kazanılması plânlanmaktadır. Ekonomik değeri çok önemli olan 390 milyon TEP’lik bu potansiyelin geri kazanılması, enerji faturası yıllık 500 milyar € olan Avrupa ekonomisine 100 milyar € bir geri dönüş sağlayacaktır. Bu enerji verimliliği girişimi Lizbon stratejisinin “daha çok büyüme, daha çok istihdam” olan 2 temel prensibinin de gerçekleşmesinde önemli rol oynayacaktır. Bu girişimle Avrupa’da ev başına tüketim miktarına göre yıllık 200 ile 1000 € civarında tasarruf sağlanması beklenmektedir.2 Komisyon bu tasarruf potansiyelini geri kazanmak için somut eylem önerilerini içeren bir Enerji Verimliliği Eylem Plânını Eylül 2006’da yayınlamıştır. Bu eylemler mevcut teknolojileri kullanarak toplumun davranış biçiminin değiştirilmesi üzerine kurgulanmıştır.

Enerji verimliliğinin aynı zamanda enerji güvenliği konusunda da etkin önlemlerden birisi olduğu Uluslararası Enerji Ajansı’nın Mayıs 2005’te yapılan enerji bakanları toplantısında da deklere edilmiştir. AB üyesi ülkeler ve topluluk, petrol bağımlılığını azaltmak üzere 70’lerin başından itibaren yaptıkları çalışmalarla enerji yoğunluğunu düşürmüş bir bakıma gelişme (Gayrisafi Yurt içi Milli Hasıla artışı) ile enerji tüketimi arasındaki paralel artış bağıntısını kırmıştır. Örneğin Almanya yüzde 40, Danimarka ve Fransa yüzde 30 enerji yoğunluğunu düşürmüştür. Eğer süregelen bu ilgi olmasaydı Topluluk (25 ülke) bugün 1.725 milyar TEP değil 2.55 Milyar TEP enerji tüketecekti. Enerjide dış bağımlılık oranı bugünkünün çok üstünde olacaktı. Verimlilik artışı sonucu tüketilmeyen bu “yok enerji” “negajoule” olarak adlandırılmaktadır ve büyüklüğünü kıyasladığında, bugünkü petrol tüketiminin oldukça üzerindedir.

AB, enerji verimliliği artışını sâdece bir enerji ikâmesi olarak değil aynı zamanda bir istihdam politikası olarak da görmektedir. Petrol fiyatlarındaki artış GSYİH da kayıplar yaratırken enerji verimliliğinin arttırılması için yatırımı teşvik edici olmaktadır. Verimlilik uygulamalarındaki bu artış daha çok insana özellikle de kaliteli iş gücü için yeni iş alanı yaratmaktadır. Alman Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü her bir milyon TEP tasarruf edilen enerjinin 2000 kaliteli ve tam zamanlı iş yarattığını hesaplamıştır. AB için ortaya konan enerji tasarrufu potansiyelinin Avrupa’da bir milyon yeni iş imkânı doğmasına yol açacağı belirtilmektedir. Bu değer Avrupada üretilen verimli teknolojinin AB dışına ithalatı ile ilgili işleri kapsamamakta ancak enerji talebindeki düşüş sonucu iş kaybına uğrayan kişilerle ilgili rakamları kapsamaktadır.

İklim değişikliği konusunda dünyanın bir dönemeçte olduğu konusundaki bilinç AB’yi bu konuda çok ciddî adımlar atmaya zorlamaktadır. Dünya ciddî önlem almaz ise bu yüzyıl sonunda küresel sera gazı konsantrasyonu (felâket anlamına gelecek 60C sıcaklık yükselmesine yol açacak) 700 ppm’e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Karbondioksit atmosferde 200 yıl kalıyor ve konsantrasyonunu düşürmek için bugün için bilinen hızlı bir metod yok. Bu nedenle bugun 100 yıl sonrası için gösterilen telaş çok normal ve belkide geç kalınmış bir insiyatif. Gaz konsansantrasyonunun 500 ppm’de sınırlandırılması ve hatta Uluslararası İklim Değişikliği Çalışma Grubu tarafından yapılan daha yeni bir çalışma ile 400 ppm’de tutulması gerektiği hesaplanmıştır. Bugün için küresel CO2 emisyonunun3 380 ppm’e ulaştığı düşünülürse yüzde 2 yıllık artış oranı ile felâket senaryolarına oldukça yakın bir zaman diliminde olduğumuz belirtilmektedir. Tabiî ki senaryo olarak adlandırılan bu durumun ne kadar gerçekleşeceği çok kesin olmamakla birlikte AB’nin sera gazlarının azaltılmasında ve dolayısı ile enerji verimliliğinin arttırılmasındaki kararlılığını pekiştirmektedir. İklim değişikliği süreci, enerji sektörünün daha az korbon yoğun hâle getirilmesini yâni sera gazlarında yüzde 60–80 azaltımını gerektirmektedir. Bu ise hem arz tarafında sıfır emisyonlu yenilenebilirin daha çok kullanımı ve hem de talep tarafında enerji verimliliğini arttırmak şeklinde önlemlerle sağlanabilmektedir.

Enerji verimliliğinin arttırılması ve yenilenebilir enerjinin payının arttırılması birbirini tamamlayan önlemler ise de; enerji verimliliği, yenilenebilirlere göre daha etkin, teknolojisi hazır ve ucuzdur. Yüzde 20 enerji verimliliği gerçekleşmesi durumunda da CO2 emisyon azatma hedefinin en az yüzde 50’sinin garanti edileceği belirtilmektedir.4 2020’de yıllık 780 milyon ton CO2 emisyonun bu yolla tasarruf edilebileceği hesaplanmıştır.

Karbon miktarının azaltılabilmesi için; enerji verimliliğinin yıllık olarak sadece yüzde 1 arttırılmasına karşın yenilenebilir enerjinin yüzde 14 arttırılması gerekmektedir. Eğer enerji verimliliğinin yıllık olarak yüzde 3 arttırılması durumunda yenilenebilir enerjinin yüzde 8 arttırılması yeterli olacaktır. Bu oranda enerji verimlliği artışı da hâlihazırda öngörülmekte olup bazı alanlardaki, örneğin elektrikli ev aletleri enerji tüketimindeki azalma trendi ile (2010 da yüzde 25 ve 2030 da yüzde 33) ile de çok rahat bir şekilde karşılanabilecektir. Böylece yenilenebilir yerine verimlilik artışı sağlanması karbonun tonu başına tahminen 169 € daha az maliyetli bir karbon azaltılma yöntemi izlenmiş olabilecektir.

Enerji verimliliğinin bu kadar etkin bir önlem olması nedeniyle; enerji verimliliği için genel enerji stratejisinde belirtilen hususların detaylandırılarak tartışılması ve ortak bir aksiyon plânına doğru gidilmesi amacıyla AB, doğrudan enerji verimliliğine yönelik olarak “Daha Azla Daha Çok Etkinlik” başlığı altında yeni bir Yeşil Tebliği daha hazırlayarak, başka bir deyişle daha önce hazırladığı dökümanı güncelleyerek Haziran 2005 de görüşe açtı.

Doküman, enerji verimliliğini; sera gazları emisyonunu azaltmada ve ayrıca kentsel alanlardaki hava kalitesini iyileştirmede en hızlı ve etkin önlem olarak tanımlayarak topluluğun ve üye ülkelerin Kyoto yükümlülüklerini karşılamakta önemli rolü olduğunu tekrar vurgulamıştır.

Üretimden tüketime, sanayi, hizmetler, konutlar ve binalar, ulaşım, uluslararası ilişkiler gibi her boyut ve sektördeki enerji tasarrufu seçeneklerinin belirlendiği Yeşil Bildiri’de; ulusal, bölgesel, yerel seviyedeki karar vericiler, bankalar, uluslararası kuruluşlar ve tüm tüketiciler göz önüne alınarak; mali teşvikler, mevzuat düzenlemeleri, hedef belirleme, bilgi ve eğitim, uluslararası diyalog gibi çok çeşitli politika aracı öngörülmüştür. Bu politika araçları mevcut engellerin giderilmesi için gerekli olanlar ve Avrupa düzeyinde alınacak önlemlerle ilgili olanlar şeklinde iki kategori altında değerlendirilmiştir.

Enerji Verimliliği Yeşil Bildiri’sinde (hâlihazırda bazıları uygulanmakta da olan) öngörülen önlemlerin bazılarına değinerek Türkiye için ne yapabilir daha net anlaşılması sağlanabilir.

Daha iyi bilgilendirme programları: Vatandaşlara, teknik kişilere gibi farklı hedef gruplara yönelik olarak, teknoloji veya enerji verimli malzemenin fiyatı, nereden temin edilebileceği, nasıl uygulanacağı, ekonomisi gibi konularda belirlenmiş hedeflere yönelik olarak düzenlenmesi plânlanmaktadır. Aslında bu faaliyet enerji verimliliğini en iyi yönlendiren enstrüman olan, piyasa mekanizmalarını desteklemek üzere çok yıllardır uygulana gelmektedir. Yeşil Bildiri ile konuya bir kez daha dikkat çekilmektedir. Bu kampanyalarda bina sektörü öncelikli olarak ele alınacaktır.

Üye ülkelerce yıllık ulusal faaliyet plânlarının hazırlanması: Ülkelerin yıllık sayısal hedefi olan bir faaliyet plânı hazırlayarak uygulaması istenmektedir. Aslında çoğu üye ülke faaliyet plânı uygulamasına çok seneler önce başlamış durumda. Topluluk seviyesinde önerilen faaliyet plânı kapsamında; büyüme ve isdihdamı gözönüne alarak yapılandırılan ulusal, bölgesel ve yerel seviyede alınacak önlemleri, önlemlerin başarısını; maliyet etkinliği ve sağlanan reel tasarruf miktarı olarak yıllık bazda izleyecek bir mekanizma da yer alacaktır. Ayrıca bu süreç, kıyaslama ve en iyi uygulamaların paylaşılması için de Avrupa seviyesinde bir gözden geçirme presedürünü de içerecektir.

Kirleten öder prensibi ile enerjideki fiyatlandırma vergilendirme rejimlerinin yeniden gözden geçirilmesi: Enerji ve özellikle de fosil yakıt üzerine konan vergilerin daha iyi yönlendirilerek tüketici grupların tüketim davranışlarının etkilenmesi plânlanmaktadır. Hâlihazırda enerji üzerindeki vergiler, ülkelerin bütçelerindeki bir gelir kalemidir ancak diğer politikalarla tam ilişkilendirilmeden uygulanmaktadır ve alâkasız istisnalarla doludur. AB ülkelerin ortak kararları ile enerji vergilerini bir enstrüman olarak kullanmayı plânlamaktadır. Almanya, İngiltere gibi bazı ülkeler enerji üzerinden karbon vergisi almakta ve tüketimin yapısını bu şekilde değiştirmeye zorlamaktadır. Topluluk seviyesinde ise ilk olarak kojenerasyonunun desteklenmesini sağlayan 2003/96/EC nolu enerji vergileri ilgili direktif buna iyi bir örnektir. Ticarî sektörde kullanılan dizel ile ilgili bir vergi değişikliği hususunda öneriler mevcuttur. Daha verimli aracların üretimini desteklemek üzere köklü vergi değişiklikleri plânlanmaktadır. Bu vergilerle daha temiz araçlar desteklenirken çok yakıt harcayanlar cezalandırılacak ve genel vergi miktarı etkilenmeyecek ancak araç değişim hızı arttığı için ekonomi olumlu olarak etkilenecektir. Enerji üzerinden alınacak vergilerin; şirketlerin rekabetini etkilememesi, enflasyon ile erozyona uğramaması ve vergi muafiyelerinin rasyonalizasyonu için önlem alınması da göz önünde tulacaktır.

Kamunun rolü ve yeni teknolojinin yaygınlaştırılması için kamu satın alımları: AB’nin enerji tüketiminde, kamu sektörü yüzde 5-10’luk bir paya sâhip. Yılık enerji faturası (AB 15) 47 milyar €’dur ve ciddî bir enerji tasarrufu potansiyeli mevcuttur. 80 milyon € yatırım yapılırsa sağlanacak tasarufun getirisinin 12 milyar € olduğu hesaplanmaktadır. Kamu sektörü ayrıca yılda 200 milyar € civarında satın alma yapmaktadır.6-7 Kamu tarafından verimli teknolojiye sâhip cihaz ve taşıtların satın alınmasının, GSYİH’nin yüzde 16’sı civarında bir teşvik yaratacağı tahmin edilmektedir. Sonuç olarak kamu sektörü verimliliği satın alarak hem kendi masraflarını düşürecek hem de ekonomi için ciddî bir canlanma yaratacaktır.

Enerji verimliliği projelerinin finanse edilmesi için yeni ve gelişmiş finansman modellerinin bulunması: Finansmanın hazır edilmesi, projelerin hayata geçirilmesindeki önemli bir faktör olması nedeniyle Topluluk bu konudaki yenilikçi yaklaşım ve modellerin ortaya çıkarılmasına önem vermektedir. Ülkeler hâlihazırda değişik destek şekilleri uygulamaktadır. Devlet desteklerinin de enerji verimliliği artışı sağlarken aynı zamanda üretkenlikte artış ve çevresel yenilikleri de içeren girişimlere ağırlık verilmesi istenmektedir.

Ar-Ge’nin desteklenmesi: Avrupa Birliği, enerji alanındaki Ar-Ge’ye; enerji güvenliğinin arttırılması ve iklim değikliği politikalarının kuvvetlendirilmesi yönüyle yaklaşmakta ve Ar-Ge destekleri ile, Avrupa enerji endüstrisininin, dünya teknoloji pazarında rekabet edebilirliğinin arttırılmasını sağlamayı da amaçlamaktadır. 2020’den sonra gerekli olacak nihâî tüketimdeki ilâve verimlilik artışları için Ar-Ge’nin önemi vurgulanmaktadır.

Topluluk programları: Enerji verimliliği sâdece stratejik belgelerle ve mevzuatla desteklenmemektedir. Aynı zamanda çevre ve enerji projelerini destekleyen Topluluk programları ile ülkeler arasında işbirliği geliştirilmekte, finansman ve bilgi paylaşımı sağlanmaktadır.

“Avrupa için Akıllı Enerji (2003–2006)’’ programı, Kasım 2000’de Komisyon’un ‘’Enerji: Arzın güvenliği’’ adlı Yeşil Bildiri’nin ilk versiyonunda önerilen faaliyet plânı doğrultusunda uygulanmaya başlamıştır. Program ile hedeflenenler, arzın güvenliğinin güçlendirilmesi, iklim değişikliği ile mücadele ve Avrupa sanayini rekabete teşvik etmek olarak açıklanmıştır. ‘’Avrupa için Akıllı Enerji’’ Programı (2007–2013) bütçesi 780 milyon €’ya çıkarılarak ile devam ettirilmektedir ve bir önceki programda da olduğu gibi yenilebilir enerji, enerji verimliliğinin teknik olayan engellerine yönelik projelere mâlî destek sağlanması amaçlanmaktadır. Araştırma konusunda 6. Çerçeve Programı’nı takip eden 7. Çerve Programı (2007–2013) ve Çevre Alanında LIFE III programları da enerji verimliliğini destekleyen diğer topluluk programlarının en önemlileridir. Çerçeve 7 programı kapsamında desteklenecek verimlilik konuları yakıt pili, elektrik santral verimlerinin arttırılması, biyoyakıtlar gibi daha çok arz tarafındaki önlemlere odaklanmıştır. Bunların dışında Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu gibi bazı fonlar da enerji verimliliğinin desteklenmesini kapsamına almaktadır.

 

Emisyon Ticaret Programı (ETP) iklim değişikliğine karşı mücadelenin temelini teşkil etmektedir. Avrupa Birliği’nde oluşturulan bu sistem dünya üzerindeki ilk uluslararası CO2 emisyonu ticaret sistemidir. Sistem 11.400 şirketi kapsamakta ve Avrupa’nın CO2 emisyonunun yarısını temsil etmektedir.

Sektör odaklı politikalar: Enerji Verimliliği Yeşil Tebliği’nde çeşitli alanlara yoğunlaşmış tesbit ve öneriler yer alarak bu alanlarda ileride yapılacak mevzuat düzenlemeleri için de yol gösterici olmaktadır.

Binalar: Bina Performans Direktifi Uygulamaları. Bu Direktif ile 50 m2 üzerinde olan binaların enerji performans sertifikası ile satılması ve kiralanması sağlanacaktır. Binalardaki elektrik tüketiminin üçte biri aydınlatmada kullanılmaktadır ve Yeşil Işık programı çervesinde belirlendiği üzere modern ve akıllı sistemlerle aydınlatma enerjisi yüzde 50 azaltılması beklenmektedir.

Elektrikli ev aletleri: Elektrikli ev aletlerinin verimliliğini arttırmak için enerji tüketim etiketleri, minimum tüketim standartları, Eko-Dizayn Direktifi, stand-by ışığı ile ilgili insiyatifler binalardaki enerji tüketimini azaltmak için kullanılan önlemlerdir.

Taşıtlar: Binek araçlarının CO2 emisyonunun 2012 de ortalama 120 gr/km (2008/09 da 140 gr/km-5.8 lt/100 benzin) olması için otomotiv endüstrisi ile gönüllü anlaşmalar, vergilendirme sistemi, taşıt etiketleri, CAR 21 programı ile temiz taşıtlar için teşvikler, araç lastikleri verimliliklerinin arttırılması öngörülmektedir.

Ulaşım: Hava trafiğinin Avrupa çapında ortak yönetimi (Tek Gökyüzü İnsiyatifi), trafik yönetiminin optimizasyonu ve uydu kullanan aklıllı sistemler (GAlLILEO), karayollarına alternatif kombine taşıma, MARCO POLO programı 780 mil. € (2007-2013), büyük metropollerde mecburi hava kirliliği önleme plânları, belli başlı ulaşım programlarıdır.

Sanayi: Sanayi sektörü verimlilikte bir hayli yol almış durumda, ancak verilen teşviklerle hem proses ekipmanlarında hemde motor, koompresör gibi yardımcı ekipmanlarda daha fazla tasarruf sağlanabileceği düşünülmektedir. Emisyon tahsisi plânları da zaten sektörü buna zorlamaktadır. Ayıca sanayide son derece yaygın hâle gelen gönüllü anlaşmalar sanayi sektörünü verimli hâle getirmektedir. Topluluk eko-etiket ödülü ve eko-yönetim ve enerji taraması (EMAS) yönetmelikleri ile enerji verimliliğini dolaylı olarak desteklemektedir.

Elektrik: İletim ve dağıtımdaki kayıpların düşürülmesi için ulusal şebeke faaliyetlerinin düzenlenmesi, nihâî tüketicilere daha iyi hizmet ve verimli tüketim için enerji arz faaliyetlerinin ısı, aydınlatma, sıcak su gibi hizmetlerin bütünleşmiş paket şeklinde verilebilmesi amacıyla düzenlenmesi, elektrik üretim verimliliklerinin yükseltilmesi, yeni kurulacakların mutlaka en verimli kombine çevrimli olmasının sağlanması, enterkonnekte sisteme bağlı olmayan üretim sistemlerinin yaygınlaştırılması, kojenerasyonun teşvik edilmesi, Beyaz sertifika ile tasarruf edilen enerjinin alınıp satılması gibi uygulamalar elektriğin daha verimli olarak üretilerek nihâî tüketiciye ulaştırılması öngörülmektedir.

Bölgesel ve yerel programlar: Avrupa, yerel düzeyde uygulanan programların çok etkili olduğunu belirlemiş ve bu amaçla yerel ve bölgesel olarak geliştirilen programlara destek vermektedir. 36 Avrupa şehrinin ulaşım problemleri ile ilgilenen CIVITAS programı bu programlara iyi bir örnektir.

Topluluk Enerji Verimliliği Mevzuatı:

Topluluk enerji verimliliğini arttırmak üzere mevzuat yayınlayarak strateji belgeleri ile ortaya koyduğu hedef ve politikalarını desteklemektedir. Ayrıca diğer sektörlerle ilgili mevzuatın hazırlanmasında ve sektör politikalarının geliştirilmesinde de enerji verimliliği hususu mutlaka göz alınmaktadır. Mevzuat listesine bakıldığında 2000’den bu yana bu konuda birçok yeni mevzuatın uygulamaya konduğunu görüyoruz. Bu da Avrupa Birliği’nin gerçek anlamda enerji verimliliğine yoğunlaştığını göstermektedir.

End-use Efficiency & Energy Services: Nihâî sektörlerde enerji verimliliği ve enerji hizmetleri direktifi, enerji verimliliğinin arttırılmasını engelleyen mevcut pazar engellerine yönelik olarak mekanizmalar, teşvikler, gerekli hedefler, kurumsal, mâlî ve yasal çerçeve ile ilgili önlemleri içermektedir. 5 Nisan 2006 tarihinde yayınlanan direktif, enerjinin sâdece yakıt veya elektrik olarak değil, aydınlatma, ısınma gibi hizmetleri olarak da satılmasına olanak vermektedir. Beyaz sertifika ve ülkelerin her yıl yüzde 1 enerji tüketimini azaltması hedefi bu direktifin öngördüğü önemli hususlardandır.

Energy Efficiency in Buildings: Binalarda enerji verimliliğinin arttırılması amacıyla en sonuncusu 16 Aralık 2002’de yayınlanan Bina Performansı Direktifi olan 6 direktif yürürlüktedir.

Eco-design of Energy-Using Products: Enerji kullanan ekipmanların ekolojik dizayn kriterlerinin belirlenmesi amacıyla 6 Temmuz 2006’da yeni bir direktif yayınlanmıştır. Bu konuda çok ayrıntılı çalışmalar hâlen Avrupa düzeyinde sürdürülmektedir.

Energy Labelling of Domestic Appliances: Elektrikli ev aletlerinin enerji tüketimlerini gösterecek şekilde etiketlenerek, tüketicilerin verimli cihazı almalarını sağlamak amacıyla 2003 yılına kadar 12 direktif ve 6 tebliğ yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Energy Star Programme: Elektrikli ofis donanımlarının etiketlenmesi ile yönetmelik 2001 yılında, Komisyon Kararı da 2003’de yayınlamıştır.

Combined Heat and Power: Elektrik enerjisinin ısı ile birlikte üretilmesi ve tüketilmesini teşvik etmek üzere 2004 yılında yayınlanmıştır. Ayrıca bu konuda bir strateji de mevcuttur.

Enerji Verimliliği Eylem Plânı

Komisyon, söz konusu Yeşil Tebliğleri takiben, belirlenmiş bu tasarruf potansiyelini geri kazanmak için önümüzdeki 6 yıl içinde uygulanacak somut ve gerçekçi eylemleri içeren bir Enerji Verimliliği Eylem Plânı’nı 19 Ekim 2006 tarihinde açıklamıştır.9 Plân elektrikli ev aletlerinden sanayideki pompalara kadar çok geniş bir yelpazedeki cihazlar, binalar ve enerji hizmetleri için minimum enerji tüketim standartlarının önemini vurgulamıştır. Minimum enerji tüketim standartlarının derecelendirilmesi ve etiketleme ikisi birlikte verimsiz cihazın piyasadan çekilmesi ve halkın bilgilendirilmesi için en etkin önlem olarak belirlenmiştir. Aynı şekilde binalar için de performans standartları geliştirilecek ve çok düşük enerji tüketimli evler tanıtılacaktır. Plân elektrik üretim, iletim ve dağıtımındaki önemli boyuttaki kayıpların da üzerinde durarak yeni ve eski üretim tesisleri ve iletim ve dağıtımdaki kayıpların düşürülmesi için hedefi belirlenmiş bazı önlemler öngörmektedir. Ulaşımda yakıt verimliliğinin arttırılması amacıyla, daha temiz araçların üretilmesi, lastik basınçlarının düzenlenmesi, kentsel ulaşımın ve modların düzenlenmesi, vatandaşların ulaşımdaki alışkanlıklarının değiştirilmesi gibi bir dizi önlem önerilmiştir.

Eylem Plânı ayrıca enerji fiyatlarının; enerji verimliliğinin ve tüm ekonomik performansın yükseltilmesi için yönlendirici olmasını öngörmektedir. Plân enerji verimliliğini konusunda bilinçlendirmenin sağlanması için eğitim ve öğretim ile ilgili bir dizi yeni öneriler ortaya koymuştur. Son olarak da enerji verimliliğinin âcil olarak küresel ölçekte arttırılması için uluslararası ortaklıkların oluşturulması gereğine vurgu yapmıştır.

Eylem Plânı ile 2020 de yüzde 20 tasarruf sağlanabilmesi için 2007- 2012 arasında yılda yüzde 3.3’lük (daha önce belirlenen yüzde 1.5’a ilâve olarak yüzde 1.8) bir enerji verimliliği iyileştirilmesinin yapılması hedeflenmektedir. Tabiî ki bu potansiyelin geri kazanılması için önemli yatırım ihtiyacı doğacaktır. Ancak bu eylem plânı daha çok maliyet etkin önlemlere odaklanmıştır. Bu önlemlerin AB ekonomisine çok yönlü yararlar sağlaması beklenmekte ve katkısının 50 milyar € olacağı hesaplanmaktadır. Bu hedeflerin AB boyutunda gerçekleşmesi için ülkelerin belirlenmiş önlemleri uygulamak üzere kendi programlarını hızla adapte etmeleri gerekmektedir.

Avrupa Birliği’nin üye ülkelere yönelik genel düzenlemelerinin ülkelere yansıması veya ülkelerden AB düzeyine yansımalara bir örnek olması bakımından İngiltere örneğine kısaca bakmak yararlı olacaktır.

İngilterede Enerji Verimliliği:

Birleşik Krallık–İngiltere enerji ve iklim politikası, ülkenin en en önemli politikalarının başında geliyor. Ülkede yayınlanan enerji sektörü ile ilgili dökümanlar enerji miktarı ile konuşmuyor. Kısaca Karbon denilen ve sera gazı emisyonlarında yüzde 77 ağırlığı olan CO2 ve diğer sera gazlarının dönüştürülerek tek birim olarak ifâde edilen “Karbon” referans alınmış durumda. Karbonun referans alınması enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiyi ülkenin enerji politikasında öne çıkarmaktadır. Bu nedenle enerji verimliliğini kapsayan; enerji, iklim değişikliği, yakıt fakirliği, ulaşım gibi değişik alanlardaki birçok strateji ve uygulama plânı geliştirilmiş ve uygulamaya konmuş durumda. Ayrıca durum değerlendirilmesi ve politika analizleri konusunda da çok sayıda doküman hazırlanmaktadır.

İngiltere, enerji politikasını Beyaz Tebliğ10 olarak 2003 yayınlayarak yürürlüğe soktuktan sonra, bu yıl içinde tekrar görüşe sundu.11 Bu politikadaki öngörüler özetle şöyle:

• 2010 da yüzde 20, 2050 yüzde 60 oranında karbon dioksitin azaltılması

• Enerji arzının güvenilirliğinin sağlanması

• Sürdürülebilir kalkınma sağlanması ve üretimi artırarak, ülke içinde ve uluslararası düzeyde rekabetçi enerji piyasalarının desteklenmesi

• Tüm vatandaşların evlerinde yeterince kullanabilmeleri için ekonomik fiyattan enerji temin edebilmesi

Gerekçeleri ise aşağıdaki gibi belirtilmektedir;

• İklim değişikliği çok ciddî etkileri olan bir konudur ve ulusal ve uluslararası düzeyde çok yönlü işbirliğinin âcilen alınması gerekiyor.

• Artan ithalat bağımlılığı (yakın gelecekte net petrol ve ve doğalgaz ithalatçısı olacak), ve hızla artan fosil yakıt fiyatları endişe yaratıyor.

• Geçtiğimiz üçyılda AB enerji piyasalarındaki serbestleşme hareketlerindeki ilerlemeler yeterince hızlı değildi

• Küresel enerji pazarının çok az sayıdaki ülkenin ihracatına bağımlı olması piyasaların duyarlığını ve enerji fiyatlarının daha yüksek seyretmesindeki eğilimleri arttırmaktadır.

İngiltere enerji ve iklim değişikliği politikasında12 geçmişte önemli sonuçlar almış;

• Kyoto hedeflerini en iyi sağlayan ülkelerden biri. 2008-2012’de 1990 yılının yüzde 12.5 altında bir emisyon tahhüdü varken, bunun da ötesinde bir tahhüdü yerine getirecektir. (2010 da yüzde 20)

• 1997’den bu yana enerji tüketimi sâdece yüzde 2 artmış buna karşılık GDP yüzde 21 artış göstermiş

• Yenilenebilir enerji üretiminde hızlı gelişmeler var sâdece geçen yıl rüzgâr enerjisine 500 MW ilâve olmuş durumda. Şu anda yüzde 5,5 olan yenilenebilir yükümlülüğü 2015’de yüzde 15,4’de çıkarılması programlanmış, yine ulaşımda 2010’da yüzde 5 yenilenebilir payı olacak

• Enerji fiyatlarında reel anlamda düşüş var. Örneğin evlerde kullanılan gazın fiyatı 1999 yılı seviyesinde.

• Yakıt fakiri aile sayısında düşüş var.

İngilterede iklim değişikliği ve enerji politikaları altında yürütülen enerji verimliliği faaliyetlerinin fiilen içinde ve politika, organizasyon, bütçe ve uygulama tarafında çok sayıda kuruluş bulunmaktadır. Şekil 3’de bir fikir vermesi bakımından basit bir şema ile bu akış genel olarak görülmektedir.

Devletin bakanlıklarının dışındaki tüm organizasyon bağımsız ya özel sektör veya vakıf tipi sivil kuruluşlar ile yapılanmış durumda. Başbakan ve parlamento konu ile yakından alâkalı ve takipçi. Sistem gönüllülük prensibi ile teşviklerle piyasa dinamiklerinin verimli altyapının oluşması için malzeme ve teknolojinin üretilmesi ve satın alınmasının sağlanması üzerine oturtulmuştur. Yerel yönetimler aktif olarak konunun içine çekilmiş durumda, aralarında bilgi paylaşıyor, bölgelerindeki sivil toplum kuruluşları ile birlikte devletten aldıkları desteklerle halka yönelik birçok faaliyet yürütüyorlar.

 

Enerji verimliği politika ve programları Beyaz Tebliğ ilke ve hedefleri ile yönlendirilmektedir. İngiltere’nin enerji verimliliğinde çerçeve bir yasası yoktur. Ancak sektörlere yönelik olarak çeşitli mevzuat yürürlüktedir ve ihtiyaçlara göre ve hatta bazen de periyodik olarak sürekli güncellenmektedir. Bu mevzuatın uygulamaları teşviklerle desteklenmektedir.

Tüm aktiviteler; Enerji Stratejisi’ndeki tahhütlerin yerine getirilmesi için 2004–2010 yılları için hazırlanarak onaylanan Enerji Verimliliği Aksiyon Plânı’nda13 öngörülmüş hedeflere ve programlara yönelik olarak yönlendirilmektedir.

İngiltere’de enerji tasarrufu faaliyetleri belirli sektörlere göre farklı organizasyonlar ve programlarla yürütülmektedir. Hem potansiyelin yüksek olması, sektördeki çok yönlü yarar ve hedefler ve hemde bilgi ve desteğe bu sektörde daha çok ihtiyaç olması nedeniyle binalara ve dolayısı ile vatandaşlara yönelik programlar İngiltere enerji verimliliği politikasında ağırlıklı. Binalarda yıllık değeri 14 milyar £ olan enerji tüketimi var. Enerji tasarrufu potansiyelinin yıllık 2 milyar £’e karşılık geldiği hesaplanıyor. Bu sektörünün 2010 yılı itibarı ile 4,2 milyon ton karbon azaltımı sağlaması öngörülüyor.

Binalarda enerji verimliliği için kısaca HECA olarak adlandırılan, Home Energy Conservation Act: Evlerde Enerji Tasarrufu Kanunu 1995 de yerel yönetimlere, kendi bölgelerindeki evlerin daha verimli hâle getirilmesi için; gelişmelerin izlenmesi, değerlendirilmesi ve durumun rapor edilmesi sorumluluğu getirmektedir. Bina yönetmeliği L bölümü 2002’de yenilenmiş ancak 2005’te, AB Binalarda Enerji Performansı Direktifi de göz önüne alınarak daha az enerji tüketimi için daha da sıkıştırılmış şartlarla tekrar güncellenmiştir. Burda öngörülen yalıtım, camların değiştirilmesi, kazanlar, aydınlatma gibi önlemler Bina Mevzuatı Tavsiye Komisyonu tarafından önerilmektedir. AB’nin elektrikli ev aletleri etiketleme ve minimum tüketim standarları, eko etiket direktifi uyarlamaları mevzuatla yapılmıştır. 2005 yılı itibarı ile İngiltere’de sâdece yoğuşmalı kazan kullanılabilecektir.

Bina sektörü enerji verimliliğini arttırmak üzere, en çok dolaylı ve dolaysız finansman imkânına sâhip sektördür. Energy Saving Trust (Enerji Tasarrufu Vakfı) bütçesini ağırlıklı olarak devletten alan, bağımsız, fon ve danışmanlık sağlayan bir kuruluş. Benzer olarak, sanayii ve ticarî kuruluşlarla devlet kuruluşlarına fon ve danışmanlık sağlayan Carbon Trust (Karbon Vakfı) mevcuttur. Bu kuruluşlar birlikte çalıştığı birçok sivil organizasyonla hem projeleri desteklemekte hem de enerji tasarrufunu kendi, alanlarındaki sektörlerde yaygınlaşmasını, devletin verdiği hedefler doğrultusunda gerçekleşmesini sağlamaktadır. Enerji Tasarrufu Fonu yerel yönetimler içinde çalışan 52 tane enerji tasarrufu tavsiye merkezini finansman ve uzmanlık olarak desteklemektedir. Bu merkezlerin Bölgesel Sürdürülebilir Kalkınma Merkezleri şeklinde daha etkin hâle getirilmesi kararlaştırılmıştır.

Binalardaki en önemli program “Energy Efficiency Commitment” olarak adlandırılan Enerji Verimliliği Taahhüdü (EVT), temelde devletin sürdürülebilir enerji politikasının bir parçası olarak enerji tasarrufu ile karbon azaltma programıdır. İlk dönemi 2002–2005 arasında mevcut evlerin enerji verimliliği arttırmak için uygulanmış ve elde edilen sonuçlar doğrultusunda uzatılması kararlaştırılmıştır. Program için OFGEM (EPDK eşdeğeri kuruluş), DEFRA (Çevre Gıda ve Kırsal İşler Bakanlığı) ile mutabakat sağlayarak her bir enerji ve gaz şirketi için hedef belirliyor. Bu şirketler verilen hedefler doğrultusunda hizmet verdikleri müşterilerinin evlerinde enerji verimliliği önlemlerini almalarını sağlıyor. Bunun içinde gerekli masrafların en az yarısını sübvanse ediyor. OFGEM tarafından belirlenen hedefler enerji tasarrufunun nasıl sağlanacağını şirketlere tanımlanmıyor, ancak devletin onayladığı önlemlerin uygulanmasını istiyor. EVT’nin ekonomisi de analiz edilmiş ve tespitlere göre programın her bir müşteriye maliyeti 3,6 £, bu ise yıllık ısıtma faturasının yüzde 1’i civarında. Yeni dönemde programın iki misli genişletilmesi kararlaştırılmıştır. Bunun gaz ve elektrik müşterilerine en fazla 9 £’a mal olacağı tahmin edilmektedir. Evler için; Decent Home: sosyal evlerin ısı yalıtımı kazan değiştirilmesi gibi önlemlerle yaşanabilir hale getirilmesi, Worm Front: Yakıt fakiri olan ailelerinin yine aynı şekilde daha iyi ısınmalarını sağlayan program, Clear Sky: evlerdeki elektrik ihtiyacının fotovoltaik elektrik ile elde edilmesini destekleyen program, Community Energy: Enerji Tasarrufu Fonu ve Karbon Fonu tarafından ortaklaşa yönetilen ve belirli bir topluluğun, merkezî olarak en verimli şekilde ısıtılmasını destekleyen program gibi birçok program çerçevesinde evlerdeki ısı yalıtımı başta olmak üzere enerji tasarrufu önlemlerinin alınması verilen mali desteklerle sağlanmaktadır.

Nisan 2006’da büyük bütçeli yeni bir bina destek programı daha başlatılmıştır. Düşük Karbonlu Bina programı için 80 milyon £ ayrılmıştır. Program kapsamında binalarda enerji verimliliği ve mikrojenerasyon önlemleri birlikte alınarak “0” emisyonlu binalar yenilikçi yaklaşım ile yaratılacaktır. Böylece gerekli malzemeyi üreten imalatçılar desteklenmiş olacak ve malzemeler ucuzlayacaktır.

Energy Efficiency Partnership: Enerji Tasarrufu Fonu desteği ile enerji şirketleri, ilgili kamu kuruluşları, belediyeler ile bina sektöründeki, şirketler, uygulamacılar gibi birçok tarafın 400 civarındaki temsilcisinden oluşmaktadır. Devletin politika hedeflerinin etkinliği bu şekilde gerçekleşerek çok geniş bir toplumsal katılım oluşmaktadır. Devlet kuruluşlarının da temsil edildiği yönetim kurulu ve sektör temsilcilerinden oluşan 19 adet çalışma grubu bulunmaktadır. Gönüllülük prensibi ile faaliyet gösteren bu grup devleti, politikalarının belirlenmesinde de yönlendirmektedir.

Karbon Vakfı: Sanayi, ticarî sektöre ve kamuya fon ve danışmanlık sağlayarak ekonominin daha düşük karbonlu hâle gelmesini hızlandırmakla görevlidir ve bütçesini devletten alan bağımsız bir kuruluştur. Sanayi ve iş çevreleri ile kamu kuruluşlarına bu konudaki teknolojiyi tanıtarak bilgilendirme yapmakta ve bu kuruluşların rekabet edebilirliklerine katkı sağlamaktadır. Vakıf bazı alt programları ve bu programları yürüten sivil kuruluşları finansman ve bilgi olarak desteklemektedir. Action Energy programı kanalı ile hedef sektörlerdeki kuruluşları devletin düşük karbon ekonomisi konusundaki politika ve mevzuatını öğrenmesi ve uygulaması için bilgilendirmektedir. Karbon Vakfı, enerji verimliliği sağlayan teknoloji ve cihazların yeraldığı bir listeyi hazılıyarak yönetmektedir. Devletin hızlandırılmış amortisman uyguladığı enerji verimliliği yatırımları ile ilgili bilgiyi uygulamacılar için duyurmaktadır. Mâlî teşvikler 15 ayrı kategoride 13000 farklı ürün ve işlem için kullanılabilmektedir. Şirketlerinde karbon yönetimi uygulamak isteyen firmalara tavsiyede bulunmakta ve onları yönlendirmektedir. Karbon Vakfı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, karbon tutma gibi düşük karbon teknolojilerinin desteklenmesi ve bu şekilde pazara en hızlı şekilde çıkarılması amacıyla; Karbon Vizyon, Teknoloji Ar-Ge ve Demontrasyon Programı, Teknoloji Hızlandırma Projeleri, İncubator Programı olarak üç ayrı program yürütmektedir. Bu programlar için milyon £’lar seviyelerinde bütçeler ayrılmaktadır.

Görüldüğü gibi ciddî olarak enerji verimliliğinin göz önüne alınması ancak her düzeyde önlem ve teşviklerle mümkün. Devletin bir konuda “politikam var” savı, ancak ayırdığı fon ve faaliyetlere katılan kuruluşların sayısal seviyesi ile kanıtlanabilir. İngiltere bu açıdan değerlendirildiğinde “evet İngiltere’de gerçekten etkin bir enerji tassarufu politikası var” denebilir.

Değerlendirme

Yukarıda verilen bilgiler ışığında Türkiye’deki enerji verimliliği faaliyetleri ve etkinliği değerlendirildiğinde aşağıdaki değerlendirmeler yapılabilir.

ü Türkiye’de enerji verimliliği ile enerji ihtiyacının karşılanması politikası hiçbir zaman olmamıştır ve güncel tartışmalara bakıldığında da bundan sonra da olmayacak gibi gözükmektedir. Toplam ihracaat gelirimizin 2005 yılında yüzde 25’ini götüren ve 21 milyar dolar gibi bir meblağın enerji ithalatı için ödenmesi de karar vericilerin üzerinde çok etkili değildir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın politika dokümanları “enerjinin en verimli şekilde kullanılacağı”nı belirtmektedir. Bu güne kadar enerji verimliği çalışmaları Enerji Bakanlığı’nın diğer çok “önemli” sorunlarının yanında problemsiz bir alan olarak, halkla ilişkiler faaliyeti şeklinde desteklenmiştir. Ancak bir politikanın da ne kadar uygulanabilir olduğu ayrılan bütçe ile belirlenebilir. Yukarıdaki İngiltere örneğinde bu durum açıkça görülmektedir. Anlamlı bir bütçe ve plân olmamasının yanısıra, hatta sâdece petrol ürünleri üzerinden alınan verginin ülkenin 2006’da 132 milyar YTL olan vergi gelirleri içinde 21 milyar YTL gibi önemli bir meblağ tutması, devletin gelirlerle ilgili kurumlarında, “enerji tüketiminin azaltılması bu vergide kayıplara yol açabilir mi” endişesi mi var diye düşündürmektedir.

ü Enerji üzerinde, bazı kaynaklarda yüzde 203’ (95 oktan benzinde) ulaşan vergilerin bir kısmının bu alana kaydırılması için önlemler alınmalıdır. Karbon vergisi İngiltere’de enerji maliyetini bir miktar arttırırken şirketlerin enerji tüketimi üzerinden verdiği ilâve vergiler, çalışanların işveren sigorta payından düşülmektedir. Aslında dolaylı bir destek sağlanmaktadır. Örneğin 2004-2005 döneminde devletin verdiği sigorta desteği 1,2 milyar £ iken sektörden karbon vergisi olarak aldığı 772 milyon £ tutmuştur. Böylece şirketlerin rekabetçi yapısı bozulmamakta hatta istihdam açısından hem şirket hem de toplum desteklenmektedir. Türkiye’de de bu çeşit yenilikçi yaklaşımlar ortaya çıkarılabilir.

ü Bugüne kadar EİE tarafından yapılan ve diğer ülkelerdeki programlara benzeterek geliştirilen uygulamalar gerçek anlamda politik destekten yoksun olarak yürütüldüğü için programların başarısına rağmen elde edilen sonuçlar sınırlı kalmıştır. Politik açıdan Enerji Verimliliği Kanunu çok olumlu bir girişimdir. Ancak yeterli değildir. Mevcut taslak, piyasa odaklı geniş tabanlı yaklaşım yerine, devlet kontrolunda, toplumsal diyaloğu eksik bir şekilde kurgulanmıştır. Nasıl uygulanacağı çok net olmayan ve polis teşkilatı gibi bir yapı gerektiren birçok cezayı içermektedir. Verilecek teşvikler hangi hedefe ne kadar yöneltilecek belirsiz ve ucu açık olarak ve çok fazla anlaşılır olmayan ifâdelerle verilmiştir. Bir fon oluşturulmamıştır. Bu hâli ile bakıldığında önümüzdeki dönemde diğer ülkelerin programları daha farklı bir ruh ile enerji verimliliğini geliştirmeye çalışacağımız anlaşılmaktadır. Enerji verimliliği kanunu iki şekilde hazırlanabilse idi belki daha hızlı uygulamaya girebilirdi. Kanun en fazla 3 sayfa olarak bir çerçeve olarak; ilkeleri ve ilgili kurumları tanımladıktan sonra, detayların ilgili kuruluşların başkanlığında kurulacak ve sekretarya hizmetleri EİE tarafından yürütülecak uzman gruplarca hazırlanacak yönetmeliklerle belirlenmesi. Çalışma grupları şeklinde ve bir program termini ile çalışacak gruplarda üst düzeyde uzmanların gerekirse ücretli olarak yer alması da sağlanarak alınacak sonuçların yüksek kalitede olması sağlanabilirdi. Alternatif olarak kanundan önce çok detaylı hedef, bütçe ve faaliyetleri ile belirlenmiş, 10 yıllık bir plân, geniş tabanlı katılımlı bir çalışma grubu ile hazırlandıktan sonra bunu desteklemek üzere kurumsal görevlendirmeleri yapan, fonlarını oluşturan ve yaptırımları ortaya koyan bir kanun hazırlanabilirdi. Her iki durumda da baştan beri sağlanan katılımcılık ve takipcilik ile kanunun uygulamalarının tabana yayılma süreci kısaltılabilirdi. Ancak her iki şarttada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kesin hedef koymalı ve adeta Nükleer Santral yapar gibi büyük ve anlamlı bir bütçeyi hazırlamalı ve gerekirse uluslararası kaynaklardan düşük faizli borç almak bile düşünülmeli idi.

ü Şu anda ”alçakta asılı meyve” olan enerji tasarrufu, karar vericiler gözünde “lüks meyve” olarak görülmektedir. Bunun için devlet kurumları ve yerel yönetim yöneticilerinden başlayarak her sektördeki karar vericileri etkilemeye ve bilgilendirmeye yönelik rapor ve değerlendirme çalışmaları yapılmalı, bu çalışmalar tanıtılmalıdır. Bizzat Bakanı’nın katıldığı yuvarlak masa toplantıları ile enerji verimli yönetim ve yaşama pratiği toplum yöneticilerinde içselleştirilmelidir. Kamu sektörü ilk önce kendisi için etkin bir enerji verimliliği programını hedef koyarak yürürlüğe koymalıdır. Topluma önderlik etmelidir.

ü Enerji verimliliğinin ülke ekonomisine katkısına gelince; nihâî sektörde yüzde 25- 30 olan enerji tasarrufu potansiyelinin değeri 4 milyar dolar tahmin edilmişti, ancak bu tahmin enerji fiyatlarının oldukça düşük olduğu zamanda yapılmıştı. İthal faturamızın 21 milyar dolar olduğu düşünülürse bu değerin 5 milyar dolara kadar çıkabileceğini söylemek mümkündür. Ayrıca imalat sanayinde yüzde 8-50 arasında değişen ürün maliyeti içindeki enerji maliyeti payının azaltılması fiyatların düşürülmesine ve dolayısı ile enflasyonun düşürülmesine katkı sağlayacaktır. Bir nükleer santral işletmesi aynı birimdeki enerji için 3 kişiye iş sağlarken verimlilik için yapılacak çalışmalar 12 kişiye iş sahası yaratmaktadır. Mevcut enerji verimliliği potansiyelinin 20 milyon TEP civarında olduğunu kabul edersek en az 40.000 kişiye birçoğu da teknik eleman olmak üzere iş sahası açılacaktır. İthalatta 5 milyar dolar gibi bir azalma ticarî açığımız açısından küçümsenmeyecek bir rakamdır. Bunun sadece 1 milyar dolarının iç pazara yönlendirilmesi ekonomi için ciddî bir canlanma yaratacak, vergi ve istihdam katkısı olarak kamu maliyesine önemli oranda geriye dönecektir.

Sonuç olarak; AB ve diğer ülke programları önümüzde ciddî bir rehber olarak duruyor. Bize düşen bunu en hızlı şekilde içselleştirerek ve topluma mal ederek uygulamaktır. Ve anlamlı bir bütçe ile yola çıkmak zorunludur.

Dipnotlar

1 Commission of the European Communities, Brussels, 8.3.2006, COM (2006) 105 final , GREEN PAPER, A European Strategy for Sustainable, Competitive and Secure Energy

2 Doing More With Less, Green Paper on Energy Efficiency, European Communities, 2005

3 40 % House, University of Oxford, 2005

4 Rod Janssen, Energy Consultant, September 2005

5 Stimulating A Democratic Debate About The EU’s Research Priorities, A Criteria Based Approach to the 7th EU Research Framework Programme for Energy and Nuclear, November 2005

6 Release the power of the public purse, Reshaping markets for the benefit of energy saving

2006, vol. 34, no 2 (33 ref.), pp. 238-250 [13 page(s) (article)]

7 Harnessing the Power of the Public Purse, Final report from the European PROST study on energy efficiency in the public sector

8 http://ec.europa.eu/energy/demand/legislation/end_use_en.htm

9 COMMUNICATION FROM THE COMMISSION

Action Plan for Energy Efficiency: Realising the Potential -19.10. 2006, COM(2006) 545 final

10 Our energy future - creating a low carbon economy, DTI, 2003

11 Our Energy Challenge-Securing clean, affordable energy for the long term,DTI, 2005

12 Climate Change, The UK Programme 2006. DEFRA, 2006

13 Energy Efficiency: The Government’s Plan for Action, DEFRA, 2004

Kaynak: 2023 Dergisi Sayı:71

 

Tülin Keskin

DEK-TMK Denetleme Kurulu Üyesi

www.enerji2023.org

 

 

 

 

Last Updated ( Monday, 04 October 2010 15:11 )
 
bayrak2.gif

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Anket

Sitemizin son hali hakkındaki görüşünüz:
 

Free template 'Feel Free' by [ Anch ] Gorsk.net Studio. Please, don't remove this hidden copyleft!