Bugüne kadar kaybettiğimiz üyelerimiz ve depremde kaybettiğimiz canlarımız için 04.03.2023 cumartesi günü Dernek Merkezimizde Prof. Dr. Orhan ARSLAN Hocamız tarafından Kuran dan ayetler okunarak tefsiri yapılmış vahyin biz insanlara yol göstermek için geldiği anlatılmıştır.
Ülkütek üyelerinin katıldığı programda Prof. Dr. Orhan Arslan; Kur’an son vahiydir. Evrenseldir. Korunmuştur; eşi ve benzeri yazılamaz. Sorumlular için kurtuluşun kaynağı ve doğru yolun rehberidir. Hakikatin ta kendisidir. Doğruyu yanlıştan ayıran Furkan’dır.
Kur’an; anlayarak okunan demektir. Ruh ’dur, hayat veren Nur’dur. Derin düşünülmek üzere gelen bir müjdedir. Rahmet ve şifadır. İnsanları zora sokmak için gelmemiştir. 23 yılda eşkıya toplumundan sahabe toplumu inşa etmiştir.
Kur’an’ı anlamaya başladığınızda, artık sizi kimse din konusunda aldatamaz.
Kur’an anlaşılırsa hırsızlık ve soygun kalmaz, adaletsizlik biter, ehliyet, liyakat, meşveret ve merhamet geri gelir.
İnsanların rahat anlaması için kolaylaştırılmıştır. İnsandan başka hiçbir varlığın taşıyamayacağı ağır bir emanettir.
Kuran ölülere okunmak için gelmemiştir.
Allah’a yemin ederim ki, Kur’an’dan daha üstün bir zenginlik olmadığı gibi, ondan mahrum olmaktan daha büyük fakirlik yoktur.
Bütün kitaplar, bir tek kitabın daha iyi anlaşılması için okunur.
Hafızamızdaki Kur’an değil, hayatımızdaki Kur’an bizim için kurtarıcıdır.
“Din, ne onun ne bunun, ne de şunun dediğidir. Kur’an’dan konuştuğun kadar doğrusun, Kur’an’a uyduğun kadar Müslümansın (Muhammed İkbal).”
“Her kim şan ve şeref istiyorsa, bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a aittir (Fatır 35:10).”
“Kuşkusuz bu Kur’an, senin ve kavmin için bir şeref ve itibar kaynağıdır, zamanı gelince hepiniz ondan hesaba çekileceksiniz (Zuhruf 43:44).”
Maalesef günümüzde okuyan okuduğunu anlamıyor, dinleyen dinlediğini anlamıyor.
“Kur’an’ı kaç kez hatmettim” diye övünenlere bir soru: “Ne anladın?”
Kur’an’ı saklamayın, dolap üstlerin, yorgan aralarına sıkıştırmayın, araba aynaların asmayın. Okuyun, anlayın ve yaşayın.
Her konuda bu soruyu sorun ve Kur’an’a bakın. “Başkaları ne der” demeden önce, “Allah ne der” deyin.
Yanınızda Kur’an taşıyın. Kur’an’la hep ilişkide olun.
Kendisini apaçık olarak tanıtan bir kitap için, “Sen Onu anlayamazsın” demek, o kitabın yazarına iyi anlatamamışsın demenin kibarcasıdır (Hâşâ).
“O size Kitabı Tam Detaylı olarak indirmişken, ben Allah’tan başka kanun koyucu mu arayayım? (Enam 8:114).”
Ümmet olarak Kur’an’ı öpüp alnımıza koyduktan sonra, anlamını öğrenip kalbimize koysaydık bu halde olmazdık.
Peygamber vahyi kaynağından alandır (Nebi), eksiksiz iletendir (Resul), Kur’an’ı doğru yaşayarak, muhteşem ahlakıyla güzel örnek olandır (Usve Hasene).
Peygamberi doğru anlamının yolu, Kur’an’a yönelmekten geçer.
Gittiğin yol Kur’an değilse, “Peygamberin izindeyim” deme. O’nun yolu Kur’an’dı.
Peygamberi Kur’an’da arayın, Kur’an’ı Peygamberde. O; vahyi okunan Peygamber, kendisi yürüyen Kur’an’dı.
“Biz kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik (Nahl 89).”
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin (Ali İmran 3:103).”
İmanda Tevhid, ümmette vahdet: Tek çözüm Kur’an’da birleşmek. Kaynak bir olmadan ümmet bir olmaz.
|